Bira içmek için yol üstü lokantasına girdim, yol boyunca istediğim tek şey. | Open Subtitles | توقفت لشرب كوب من البيرة,و لكننى أردت أن أشربها كلها |
Bir kahve içmek için küçük bir kafeye girdim ve Norman'ın arkada oturduğunu gördüm. Ama yalnız değildi. | Open Subtitles | توقّفت في هذا المقهى لشرب القهوة ورأيت نورمان جالساً في الخلف |
Eğer içmek için geldiyseniz lütfen başka bir yere gider misiniz? | Open Subtitles | إذا كنت قد أتيت لتناول الشراب بأمكانك أن تجد مكان آخر |
O gece içmek için buluştuk ve o zamandan beri birlikteyiz. | Open Subtitles | لقد التقينا للشرب تلك الليلة ونحن مع بعضنا منذ ذلك الحين |
Birer içki içmek için buluştuk, laf lafı açtı, bütün geceyi beraber geçirdik. | Open Subtitles | لقد إلتقينا للشراب , و بعد عدة كئوس قضينا الليلة معاً. |
Heryerde baloncuklar, baloncuklar ama bir damlası bile içmek için değil. | Open Subtitles | فقاعات في كل مكان لكن لا توجد نقطة واحدة لتشرب |
Bu cihazları esrar içmek için de kullanabilirler. | TED | وبمقدورهم حتى استخدام هذه الأدوات لتدخين الماريغوانا إلكترونيًا. |
Tropik bir adaya 1,300 kilometreyi tereyağlı sıcak süt içmek için uçtum. | Open Subtitles | روجر ، لقد طرت 800 ميل الى جنة استوائية لأشرب لبن ساخن وزبد |
Ama bir içki içmek için gelmek istersen o başka tabii. | Open Subtitles | إلا إذا وددت الدخول لشرب كأس لا أعتقد بأن ذلك فكرة جيدة |
Arada kahve içmek için uğra. | Open Subtitles | لماذا لا تقوم بالمجيء لشرب القهوة أو ماشابه؟ |
Hadi ama. Sigara içmek için can atıyorsun. | Open Subtitles | هيا، أنا أعلم أنك تتحرق شوقاً لشرب واحدة |
Sana ihtiyacımız olmayacak. Sadece bir içki içmek için durduk. | Open Subtitles | لن نكون في حاجة إليك توقفنا فحسب لتناول مشروب |
- Ama... - Şehre gelip benimle bir şey içmek için vaktiniz olmadığından emin misiniz? | Open Subtitles | لكن هل أنتِ متأكدة بأن ليس لديكِ وقت لتناول الشراب معى ؟ |
Bazen zengin akşamcılar da, soğan çorbası içmek için buraya gelir. | Open Subtitles | أحيانآ عند الفجر يأتى بعض الأغنياء لتناول شوربة البصل |
Alenen musluklardan gelen kahverengi ve kokan suyun içmek için güvenli olduğunda ısrar ederek Yardım isteyen halk ile dalga geçtiler. | TED | وسخروا من السكان الذين يطلبون المساعدة في حين كانوا يصرون علنًا أن المياه بنية اللون الخارجة من الصنبور كانت صالحة للشرب. |
Patlayana kadar içmek için bir bahane. | Open Subtitles | ما هي إلا مناسبة بالنسبة إليه للشرب كما يحلو له |
Kanada'dan eski bir arkadaşım buraya gelmiş ve birer içki içmek için onunla buluşacağım. | Open Subtitles | صديق قديم من كندا في المدينه وسوف أقابله للشراب |
Onu içmek için o şeyi çıkarman lazım biliyosun di mi? | Open Subtitles | انت تعلم بانك يجب ان تخلع هذا لتشرب ذلك، صحيح؟ |
Bu bir heykel değil, Denny. Bu marihuana içmek için kullanılır. | Open Subtitles | هذا ليس تمثالاً إنه أداة لتدخين الماريجوانا |
Ben Joanna Frankel, Roxie ve Kat'le martini içmek için en iyi arkadaşımı ekeceğim ve Sex and the City'de yaşıyormuş gibi davranacağım. | Open Subtitles | انا جوانا فرانكل وانا سأتخلي عن صديقتي الحميمة لأشرب المارتيني مع روكسي وكات وسأدعي اني امثل في مسلسل الجنس والمدينة |
Tamam, peki. Geçen hafta içki içmek için buluştuk. | Open Subtitles | حسناً ، لقد ألتقينا على شرب الشراب الأسبوع الماضي |
Sonunda, kahve içmek için durduk ve kapılar hakkında biraz daha tartıştık. | Open Subtitles | في النهاية جلسنا لنشرب كوب من القهوة ولنتحدث بعض الشيء حول الأبواب |
Ama bu gece sadece kahve içmek için buluşacağız | Open Subtitles | لكنّه يودّ أن يصطحبني لإحتساء القهوة هذه الليلة |
Sigara içmek için dışarı çıkıyorum. Bana katılır mısın? | Open Subtitles | سوف أذهب للخارج لأدخن سيجارة أتنضمين لى؟ |
İçmek için bir sebep arıyordun ve buldun. | Open Subtitles | لقد كنت تبحثن عن عذر لتشربي وقد حصلت عليه |
Seni içki içmek için dışarı çıkarıp, benimle yeni bir galeriye başlamanı isteyecektim. | Open Subtitles | كنت سأدعوك خارجا لشراب و اسألك ان تبدأي معرضاً معي |
Bir turist İskoçya'yı sırt çantasıyla gezerken içki içmek için bir bara girer. | TED | يجول سائح بحقيبة ظهر عبر مرتفعات أسكتلندا، ويتوقف في حانة ليشرب. |
Saat 11 de arkadaşlar içmek için gelecek. | Open Subtitles | سيأتي الجماعه في الحادية عشر ليشربوا معي |