Onların yeraltı suyu içtiklerini sanıyordum. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أن أهالي تلك المنطقة يشربون من المياه الجوفية |
Endişelenme,bizde onların içerde içtiklerini içeceğiz. | Open Subtitles | لا تقلق ، سنقوم بشرب ما يشربون في الداخل. |
Amerikalıların kahvaltıda portakal suyu içtiklerini duymuştum. | Open Subtitles | حسنا، الأمريكان غالبا يشربون عصير البرتقال مع الإفطار. |
- Ne kadar içtiklerini gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيتِ مقدار ما شربوا ؟ |
Eski Mısır'da köylülerin kahvaltıda bira içtiklerini biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعلم أن في (مصر) القديمة الفلاحين شربوا البيرة على الفطور؟ |
Kimberly Sullivian, kardeşinin öldüğü gece o ve kardeşinin şarap içtiklerini söylemişti. | Open Subtitles | تعرف,كيمبرلي سوليفان قالت انها و شقيقها كانا يحتسيان النبيذ في ليلة وفاته |
Ve bu diğer çocuklar da zehirlendiyse kiminle olduklarını ve nerede içtiklerini öğrenmemiz gerek. | Open Subtitles | , وإذا هؤلاء الأطفال الأخرين قد سمموا نحتاج أن نكتشف مع من كانوا وأين كانوا يشربون |
Senden tüm adamlarını alıp bu heriflerin nerede yaşadıklarını, nerede içtiklerini hatta siktiğimin İngiltere'sinin kraliçesi için çalışıp çalışmadıklarını. | Open Subtitles | أريدك أن تتولى أمر جميع الصبية اريدك أن تجد أين يسكنون أين يشربون |
Şu eski reklamda şık bir restorandaki insanlara kafeinsiz kahve içtiklerini söylemeleri gibi. | Open Subtitles | إنها مثل تلك التجارية القديمة حين يقولون لـ الناس في مطعم فاخر إنهم يشربون قهوة منزوعة الكافايين |
Ne kadar içtiklerini ve ne kadar para harcadıklarını önemsiyorum. | Open Subtitles | أهتم أنهم يشربون وينفقون مالهم |
Sadece canlı kanı içtiklerini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنهم يشربون من الأجساد الحية فقط. |
Kedi sidiği içtiklerini farketmemişler mi? | Open Subtitles | لم يدركو بانهم يشربون بول القطط؟ |
Antik Mısır'da, kahvaltıda bira içtiklerini biliyor musun? | Open Subtitles | أنا أعني الوجبة أتعلم أن في (مصر) القديمة الفلاحين شربوا البيرة على الفطور؟ |
Sean sadece içki içtiklerini söyledi. | Open Subtitles | قال شين أنهما كانا يحتسيان الكحول فقط |