Arkadaşlarımız, ailelerimiz ve iş arkadaşlarımız biz bir şeyleri doğru yapıyor olsak bile güvenliğimizin kırılmasına sebep olabilirler. | TED | أصدقائنا، أهلنا، زملائنا قد يتسببون في كسر حاجز الأمان الخاص بنا حتى حينما نقوم بعمل جميع الأمور الصحيحة. |
Bu durumun ciddi bir etkisi var, iş arkadaşlarımız, şirketler ve yenilikçi kolektif kapasitemiz üzerinde. | TED | ولدى ذلك تأثير حقيقي على زملائنا وشركاتنا وقدرتنا المشتركة على الابتكار. |
Arkadaşlarımız, komşularımız, iş arkadaşlarımız ve ailemiz -- şayet en yakın çemberin içindeki herkes birbirine benziyorsa, aynadaki görüntümüzle kuşatılmışız demektir. | TED | أصدقائنا, جيراننا, زملائنا, أُسرنا.. لو أن كل الأشخص في محيط دائرتنا كانوا مطابقين لنا, فهذا يعني أننا محاطون بمرايا تعكس صورنا. |
FBI'daki iş arkadaşlarımız sorgulanabilir oyun uygulamalarınızı duymayacak. | Open Subtitles | زملائنا في المباحث الفدرالية لن يسمعوا أي شيء عن طريقتك في اللعب |
Sen de Vilkner'ın kimliğini iş arkadaşlarımız da bilseydi olacakları benim kadar iyi biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعرف جيدا مثلى ما الذى سيحدث اذا تم معرفة هوية فيكنر عن طريق زملائنا |
Dünyanın her yerindeki iş arkadaşlarımız, üniversitelerden dünya üzerindeki tüm bu AED'leri kitle kaynaklı yapmak için bulma, çalışma ve bir merkez gibi hareket etmek adına bize yardım etmelerini istiyoruz. Ne zaman tatildeyseniz ve biri bayılırsa, kendi akrabanız olabilir ya da sadece önünüzdeki biri, bunu bulabilirsiniz. İstediğimiz bir başka şey ise | TED | و [نحن] نطلب من جميع زملائنا في بقية دول العالم، الجامعات الزميلة، لمساعدتنا العثور على والعمل والتصرف مثل محور معلوماتي لحشد الافكار وجمع كل اجهزة إيقاف الرجفان في جميع أنحاء العالم. اذا كنت في عطلة وانهار شخص ما، قد يكون من اقاربك أو مجرد شخص أمامك، يمكنك أن تجد هذه. الشيء الآخر نود أن نسأل |