Bu servisteki ilk işbirliği yapmayan hastanın sen olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تدرك أنّك لستُ أوّل مريض غير متعاون بهذه المجموعة |
O adam, işbirliği yapmayan ve ağır suçlarla itham edilen biri. | Open Subtitles | إنه شاهد غير متعاون يواجه تهماً فيدرالية |
Bu da biz özel çalışıyoruz demek. Bu da demek ki onu işbirliği yapmayan bir mahkum olarak satabiliriz. | Open Subtitles | هذا يعني أننا نستطيع بيعها كسجين غير متعاون |
Evet ama ne yazık ki böyle bir suçlamanın onayını almak için bir yargıç bulmanız gerekecek ve sanırım bu yargıçları şu anda işbirliği yapmayan bir modda bulacaksınız. | Open Subtitles | أجل لسوء الحظ ستحتاجين لقاضي لتنفيذ هذه التهم وسوف تجدين القضاة ربما في مزاج غير متعاون الآن |
İşbirliği yapmayan bir mahkum olduğunuzu kanıtladığınızdan beri onun, bir gün kullanabileceğimiz bir koz olacağını düşündük. | Open Subtitles | ...وبما أنك اثبت أنك سجين غير متعاون فقد شعرنا أنها ستكون شيئاً ثميناً قد نتمكن من إستغلاله ذات يوم |
Sabıkası yok, tabi işbirliği yapmayan adi biri olması sayılmazsa. | Open Subtitles | إذا كنت تدرك الأمر فأنه غير متعاون |