Onlara ev ödevi olarak televizyon seyrettirtmek pek de işe yaramamıştı. | Open Subtitles | جعلهم يشاهدون التلفاز كواجب منزلي لم يعمل جيداً |
Geçen yıl işe yaramamıştı, bu yıl da yaramayacak. | Open Subtitles | وهو لم يعمل السنة الماضية. وهو لن يعمل هذه السنة. |
Kahvaltımı kendim hazırlamam için beni kandırıyorsan annemde işe yaramamıştı sende de yaramayacak. | Open Subtitles | إذا كنت خداع لي في صنع الإفطار بلدي، أنه لم يعمل لأمي، وانها لن تعمل من أجلك. |
- Evet ama bu sende pek işe yaramamıştı. | Open Subtitles | صحيح... لم يُفد الأمر معك رغم ذلك |
Partide beni hipnotize etmeye çalışan sihirbazı hatırla, işe yaramamıştı. | Open Subtitles | أتذكرين ذلك الساحر في الحفلة الذي حاول تنويمي؟ ذلك لم ينجح |
Chloe uzaylıya dönüşürken bir işe yaramamıştı. | Open Subtitles | حسناً إنه لم يعمل فى أول مره حين كانت "كلوى" تتحول إلى فضائيه |
- Neden? - Çünkü Vickie'de işe yaramamıştı. | Open Subtitles | لأنه لم يعمل مع فيكي |
O zaman işe yaramamıştı. | Open Subtitles | لم يعمل بعد ذلك. |
Sonuncusu işe yaramamıştı. | Open Subtitles | الأخير لم يعمل |
- Evet ama bu sende pek işe yaramamıştı. | Open Subtitles | صحيح... لم يُفد الأمر معك رغم ذلك |
Geçen sefer işe yaramamıştı. | Open Subtitles | ذلك لم ينجح في المرة السابقة |