Planın işe yaraması için, polise ihtiyacımız var ve Beifong hayır dedi. | Open Subtitles | لنجاح الخطة سنحتاج الى الشرطة و بايفونغ سبق و ان رفضت معونتنا |
Hayır, Ghost planının işe yaraması için Angela'nın hayatta olması gerekiyor dedi. | Open Subtitles | لا , جوست يقول أنه فى حاجة لها حية لكى تنجح خطته |
Eğer bu bir çeşit büyü falansa işe yaraması için muma ve beş köşeli yıldıza ihtiyacın olmayacak mı? | Open Subtitles | اهذا سحر ام ماذا,الا تحتاج الى شموع لكي تعمل |
Bu yöntemin işe yaraması için kilit nokta, insanlar arası bir etkileşimin var olması gerekir. | TED | و مفتاح هذا الشيء لكي يعمل لابد أن يكون هنالك تأثير شخصي |
Bakın, terapinin işe yaraması için, gençlerden bile bahsediyor olsak gene de burada olmayı istemeleri gerekiyor. | Open Subtitles | كي يعمل العلاج حتى مع الصغار عليهم ان يريدوا ان يكونوا هنا |
Bunun işe yaraması için bariyerin kapaklarını tam olarak 9.15'te açmalıyız. | Open Subtitles | لينجح الأمر ,يجب فتح البوابات تمام الساعة 9: 15 صباحا |
Planın işe yaraması için bilmen gereken birkaç şey var. | Open Subtitles | لكي تنجح الخطة, يلزمك أن تعرف بعض الأشياء |
Bu yüzden işe yaraması için hükmü takip etmek zorundayız. | Open Subtitles | وإذا أردنا أن النجاح فعلينا أتباع القانون حرفياً |
Hemen altında olacağım fakat işe yaraması için onun burada kalması gerekiyor. | Open Subtitles | سأتواجد في الغرفة الموجودة أسفلها لكنها تحتاج إلى التواجد بمكانها حتى ينجح الأمر |
İşe yaraması için, senin de dinleyip söyleneni yapman gerek. | Open Subtitles | لنجاح هذا، يجب أن تستمعوا وتقوموا بما يُقال لكم. |
ama artık işe yaraması için gerçekten çok istekli olmalısın. | Open Subtitles | لكن يجب ان تكون مستعداً لنجاح العلاقة |
Ama bunun işe yaraması için Angela'nın hayatta kalması lazım. | Open Subtitles | ولكن يجب أن تبقى أنجيلا حية لكى تنجح |
Büyünün işe yaraması için bir büyücünün ve gerçek bir şövalyenin ellerine ihtiyaç var. | Open Subtitles | لكي تعمل هذه التعويذة أحتاج يد ساحر و يد فارس حقيقي |
İşe yaraması için, bunun direkt olarak beyne enjekte edilmesi gerek. | Open Subtitles | لكي تعمل الجرعة, يجب أن تُحقن مُباشرة في الدماع. |
Bu hattın işe yaraması için çok bekledim. | Open Subtitles | لقد إنتظرت لفترة طويلة لكي يعمل ذلك الخط كم يبعد منزلك؟ |
Bunun işe yaraması için bana canlı olarak ihtiyacın var, değil mi? | Open Subtitles | برأي أنك تحتاجينني حية لكي يعمل هذا، صحيح؟ |
Ama bir işe yaraması için kesinlikle ona inanmalısın. | Open Subtitles | ولكن يجب ان يكون لك ايمان حقيقي كي يعمل |
İşe yaraması için bunu yapmak zorunda değildin. | Open Subtitles | لم يكن عليك فعل هذا لينجح الأمر |
İşe yaraması için dilini ağzının içinde tutman gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تُبقي لسانكِ داخل فمكِ لكي تنجح عملية التبييض |
Bu yüzden işe yaraması için hükmü takip etmek zorundayız. | Open Subtitles | وإذا أردنا أن النجاح فعلينا أتباع القانون حرفياً |