"işkence ediyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يعذب
        
    • يعذبني
        
    • تعذبها
        
    • تعذيباً
        
    • يعذّب
        
    • يعذّبك
        
    • يعذبه
        
    • يعذبونه
        
    • يقوم بتعذيبه
        
    • بتعذيبها
        
    sekiz taneden sadece biri işkence ediyor veya sakatlıyor. Aradaki fark çok çok dikkat çekici. TED واحد من أصل ثمانية يقتل، أو يعذب أو يشوه. المفتاح موجود في المنطقة الحمراء.
    Belki de Damon'a, yaptığını itiraf etmesi için işkence ediyor. Open Subtitles أوتعلم؟ ، ربما كان يعذب (ديمون) ليجعله يقر بما فعله
    Önümde nasıl davrandığını bir görseydin. Ona yaptıklarım yüzünden bana işkence ediyor. Open Subtitles كان يجب أن تري تصرفاته كأنه يعذبني على ما فعلت
    Senden nefret etsin. Çünkü iyi davranman ona işkence ediyor. Open Subtitles إجعلها تحتقرك لأن شفقتك عليها تعذبها
    Ona ve ailesine işkence ediyor olacaksın. Open Subtitles سيكون تعذيباً له و لعائلته
    Bu bahsi geçen diyar, her uyuduğunda oğluma işkence ediyor. Open Subtitles هذا العالَم الآخر يعذّب ابني كلّما نام
    O taşın içinde her ne yaşadıysan bir şekilde hâlâ sana işkence ediyor. Open Subtitles أيًّا يكُن ما كابدته في ذاك الحجر، فإنّه ما زال يعذّبك بطريقة ما.
    Bello adamlardan birini aldı ve işkence ediyor. Open Subtitles حسناً، "بيلو" بحوزته أحد الرجال المُعتدين وهو يعذبه حالياً
    Sırf keyfi için, oyuncaklara işkence ediyor. Open Subtitles إنه يعذب الدمى للتسلية فقط
    - O mutlu bir çocuk değil. Sırf keyfi için, oyuncaklara işkence ediyor. Open Subtitles إنه يعذب الدمى للتسلية فقط
    - Neden bu bebek kadına işkence ediyor? Open Subtitles -لم هذا الطفل يعذب هذه المرأة؟
    Yapma ama ya, adam bana işkence ediyor. Ben de şimdi onun anladığı dilden konuşuyorum. Open Subtitles بربك ، الرجل يعذبني ، أنا أجعله يتذوق من نفس فِعله فقط
    Bunca acı...ve bunca yıkıntı... içten içe işkence ediyor bana Open Subtitles كل هذا الألم و الدمار # # كم يعذبني من داخلي
    Çünkü iyi davranmanız, ona işkence ediyor. Open Subtitles لأن شفقتك عليها تعذبها
    Ona ve ailesine işkence ediyor olacaksın. Open Subtitles سيكون تعذيباً له و لعائلته
    Paracelsus objeleri kötüye kullanıyor. Masum insanlara işkence ediyor. Open Subtitles (باراسيلسوس) يسيئ إستعمال القطع الأثرية، إنّه يعذّب أناساً أبرياء.
    O taşın içinde her ne yaşadıysan bir şekilde hâlâ sana işkence ediyor. Open Subtitles أيًّا يكُن ما كابدته في ذاك الحجر، فإنّه ما زال يعذّبك بطريقة ما.
    Bu çok saçma. Ona işkence ediyor. Open Subtitles هذا سخيف , إنه يعذبه
    Evet, ya da sadece birlikten arkadaşları ona bir yerin bodrumunda işkence ediyor. Tamam ilgileneceğim, ama bilgin olsun, ...bence düşünmeden sonuca varıyorsun. Mantıklı sonuçlar. Open Subtitles أجل، أو ربما إخوانه في الوكالة يعذبونه في قبو بمكان ما حسنٌ، سأنظر بالأمر . لكن، للعلم أعتقد أنّك تقفز للإستنتاجات حسنٌ، استنتاجات منطقيّة
    Ona işkence ediyor. Open Subtitles إنه يقوم بتعذيبه
    Kurbana saldırıyor, ellerini ve ayaklarını kelepçeliyor ve bir saatten uzun bir süre ona işkence ediyor. - Sesi var mı? Open Subtitles لقد إعتدت على الضحيّة، وقيّدت يديها وقدميها، وقامت بتعذيبها لأكثر من ساعة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more