"işkenceydi" - Translation from Turkish to Arabic

• عذاب
• التعذيب
• تعذيب
• عذاباً
• تعذبت
• تعذيبا
• تعذيباً

İşkenceydi bu.
جارميلا بوتكوفا شيوعية أُعتقلت مع سلانسكي كان عذاب

Bulmaca çözüşünü izlemek resmen işkenceydi.
لقد كان عذاب رؤيته وهو يحل الكلمات المتقاطعه

Bu işkenceydi, Türk stili.
هذا هو التعذيب بالطريقة التركية

Şükran Günü'nü annem olmadan geçirmek onun için bir işkenceydi.
الاحتفال بعيد الشكر بدون أمي كان تعذيب لها

Çimlerimi kazmasını izlemek işkenceydi.
لقد كان عذاباً رؤيته يحفر في عشبي.

Tam bir işkenceydi. O hatayı bir daha asla yapmayacağım.
وقد تعذبت ,لذا لن أقدم على هكذا خطاً مجدداً.

Saf işkenceydi. Deri kazındı, kemikler kırıldı.
ذلك كان تعذيبا شديدا,تم انتزاع البشرة و تكسرت العظام

Bu bir işkenceydi. Klaus bunu aldı.
كان ذلك تعذيباً عظيماً، ولقد خلّصني (كلاوس) من ذلك.

En ufak ses bile bir işkenceydi.
أبسط صوت من الضجيج كان بمثابة عذاب

"Bu, düşünülebilecek en acımasız işkenceydi." Kes şunu.
كان هذا أشد عذاب ممكن أن أتخيله - توقفي -

Beş dakikalık bitmek bilmeyen bir işkenceydi.
انهاكانت خمس دقائق عذاب عليك

Böyle bir kusursuzluğun Theokoles tarafından bozulduğunu görmek işkenceydi.
كم هو عذاب أن أرى كمالاً كهذا (معلم عليه من قبل (هرقل

Üç aydır işten uzak kalmak tam bir işkenceydi.
هي كانت إجازة 3 أشهر من التعذيب.

Tek hatırladığım işkenceydi.
كل ما أتذكرة التعذيب

Beklemek tam bir işkenceydi.
الأنتظار مثل التعذيب

Bu hafta işkenceydi resmen!
هذا الأسبوع الصخب مُجرّد تعذيب.

Bu şaka değildi, Ari, işkenceydi.
لم تكن مزحة، بل تعذيب

Bir işkenceydi.
كان عذاباً

Son aylar benim için bir işkenceydi. Rosings'e sizi görmek için geldim.
تعذبت الشهور الأخيرة كثيراً جئت إلى (روزينجز) فقط حتى لأراكِ

Sanırım... Evet, bu bir işkenceydi.
أجل ، كان تعذيبا

Bu sana işkenceydi.
كان تعذيباً بالنسبة لكِ