"işlettiği" - Translation from Turkish to Arabic

• يديره
• تديره
• يديرها

Babanın işlettiği stüdyoda çalışırdı. Bilirsin işte, sistemin bir parçasıydı.
كان يعمل في الاستوديو الذي يديره أبوك جزء من النظام

Çok güzel insanların işlettiği çok güzel bir yer olduğunu hatırlıyorum.
أتذكر أنه كان مكاناً رائعاً يديره أناس رائعون.

Chelsea'de iki ibnenin işlettiği harika bir lokantada oturup sandviç yemek üzereyim.
إنّي على وشك أن أجلس و آكل ساندويشاً بهذا المطعم الرائع الّذي يديره اثنان من الشّواذ

Queens'de kaçık bir bunağın işlettiği batakhane.
حثاله الملكات .. او شيئا كهذا تديره هذه العجوز المجنونه

Karımın amcasının işlettiği ucuz ve güzel bir otel biliyorum.
أعرف فندق رخيص جميل، أمرأة عمي تديره

25 yaşındaki Kwon'un işlettiği Goddess Bar'ı duydunuz mu?
هل سعمتَ عن "حانة الآلهة؟ تديره "كوون" ذات الـ 25 عاماً.

Yakınlardaki bir köyde bir falcının işlettiği mistik bir dükkan varmış.
قالوا لي ان هناك متجر سري في القرية التالية يديرها عراف

Seni buraya getirip, Cehennem'e gönderecek olan çok kötü insanların işlettiği korkunç bir yer.
وهو مكان رهيب يديرها أشخاص سيئة للغاية الذين أحضروك هنا لترسلك إلى الجحيم.

Arizona'da işlettiği çocuk sığınağının bütün bağışlarını kaybetmiş.
خسر كل التمويل الخاص بتوفير المأوى للاطفال الذى كان يديره فى ولايه أريزونا

Hastenelerden biri, Bağımsız Doktorlar Derneği'ndeki (IDA) Suriyeli arkadaşlarımın işlettiği bir çocuk hastanesiydi.
كان إحداها مستشفى أطفال يديره أصدقائي السوريون في هيئة الأطباء المستقلين "IDA"

Yahudiler işlettiği sürece her yerde yiyebiliriz.
"اختاري أي مطعم ترغبين، طالما يديره اليهود"

Cellat'ın işlettiği kumarhaneye gittim.
لقد كنتُ في بيت قمار يديره قاتل.

Topal Ron Hubbard'ın işlettiği.
(تديره نسخة ساذجة من (رون هوبارد

"Daha önce Manuel kardeşlerin işlettiği haklar satın alınınca...
بشراء الأرض التي كان يديرها الأخوان (مانويل)