İşte buradalar, gösterinin yıldızları, tamamen işlevsel ilk yarı sentetik organizmalar. | TED | وها هي ذي، نجوم العرض، أوّل عضيّات نصف اصطناعيّة فعالة كلياً. |
2013'te sanatı çevrim içi hâle getirip paraya dönüştüren makine tümüyle işlevsel değildi. | TED | الآلية بأسرها في 2013 التي كانت تعرض الفن على الإنترنت لتحوله لمال كانت غير فعالة على الاطلاق. |
Daha önce işlevsel MRI ile ilgili birşeyler duymuştuk. | TED | حسناً .. لقد سمعنا القليل عن الرنين المغناطيسي الوظيفي |
Ama aslında, bir erkek ve bir kadın esas itibarıyla aynı yerde olduğunda o anda sahip oldukları duygusal ve işlevsel ihtiyaçlar çok benzerdir. | TED | لكن حين يجتمع رجل وامرأة غالباً، تكون حاجاتهما العاطفية والوظيفية حينها، متشابهة للغاية. |
Muhtemelen bu benim bir işlevsel beyin cerrahı olmayı seçmemin sebebi. | TED | وربما لهذا السبب اخترتُ أن أكون جرّاح أعصاب وظيفي |
Bize, üniversiteye ve işlevsel vampirler olmaya. | Open Subtitles | نخبنا ونخب الجامعة ونخب كوننا مصّاصتيّ دماء وظيفيّتين. |
Merkezinde aslında yapısal düşünce vardır, bir sistem gibi: Varlıkları hem işlevsel, hem de deneysel olarak nasıl düzenleyebiliriz? | TED | يوجد في صميمها تفكير هيكلي مثل النظام: كيف يمكن أن نٌرتب الأمور بطريقة وظيفية وأخرى تجربية في نفس الوقت؟ |
Bu tarz klasik robotlar üretilip belli sayıda birleşim yeri ve hareket ettiriciler sayesinde işlevsel hâle gelirler. | TED | الروبوتات التقليدية مثل هذه صُممت وأصبحت فعالة بناءً على مجموعة من المفاصل والمحركات الثابتة. |
FEMA bizi dördüncü sınıf tehlikeli yer olarak kategorize ettiğinden beri Star Laboratuvarları işlevsel değil. | Open Subtitles | مختبرات ستار لم تكن فعالة منذ قسم الحوادث صنفه من المستوى الرابع وقامو بعزله |
Çok işlevsel ve başarılı bir iş ilişkimiz olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أظن انه بيني وبينك علاقة مهنية فعالة وناجحة |
- Önümüzdeki on dakika içinde işlevsel bir dalış kıyafeti yapma ihtimalimiz nedir? | Open Subtitles | لا يكون ذلك. ما هي احتمالات بناء غمر دعوى فعالة في الدقائق العشر القادمة؟ |
Dışarıdan bakıldığında işlevsel ve iç karartıcı olabilir. | Open Subtitles | ربما تكون فعالة وكئيبة في الخارج |
Şimdilerde Amerikan sağlık sistemi işlevsel bozukluğun adil paylaşımından daha fazlasına sahip -- görkemini karşılamak için şüphesiz. | TED | الآن ,نظام الرعاية الصحية الأمريكي لديه نصيبه العادل من الأختلال الوظيفي ليناسب تألقه , لتكون متأكداً |
Fakat, işlevsel durağanlık ve zihinsel setin de ötesinde, ilaçlarda değişim konusunda başka bir sıkıntı daha var, o da politika. | TED | ولكن حقاً وبعيداً عن الثبات الوظيفي والأحكام العقلية، هناك تحدي آخر جديد لإعادة تطويع الأدوية، وهي السياسة. |
Buradaki anlatımda görsel ve ses dalgaları ile haritası çıkarılmış gerçek bir FMRG(İşlevsel Manyetik Rezonans Görüntüleme) verisi kullanılmaktadır. | TED | ترجمتنا هنا هي بيانات للرنين المغناطيسي الوظيفي الحقيقية التي تجسّدت بصرياً وسمعياً. |
Her ne kadar bir ergenin risk arama ihtiyacı gelişen beyinlerindeki yapısal ve işlevsel değişimlerin sonucu olsa da benim çalışmamın vurguladığı tehlikeli kısım riske alışmanın ergenin beynini fiziksel olarak değiştirebileceği ve daha fazla risk almaya neden olabileceğidir. | TED | بالرغم من أن الجموح نحو المخاطرة لدى المراهق هو، وبشكل كبير، نتاج التغيّرات البنائية والوظيفية المرتبطة بتطور ونضوج العقل، إلا أن الجزء الخطير هو أن بحثي قد أبرز أن الاعتياد على المخاطر بإمكانه، في الواقع، أن يغيّر عقل المراهق ويتسبب في الميْـل نحو اتخاذ مخاطرَ أكبر. |
Süslü ve işlevsel. | Open Subtitles | الديكور والوظيفية. |
Tabii işlevsel bir eleman olduğunu da unutmayalım. | TED | دعونا لا ننسى انها كيان وظيفي. |
Gibson'ın DNA parçası işlevsel uzaylılara inanılan DNA. | Open Subtitles | زبالة جيبسن دي إن أي وظيفي... دي إن أي الذي معتقد لكي يكون أجنبي. |
Bu Kongre gibi, sadece işlevsel. | Open Subtitles | اعني , هذا مثل الكونغرس, وظيفي فقط. |
Elektrokimyasal nöroprotez ourilik hareket ağları için işlevsel bir durum sağladı. | TED | الطعم العصبي الكهربائي الكيميائي يقوم بإتاحة حالة وظيفية عالية لشبكات التحرك في النخاع |