Senin için bir anlam ifade eden tek kişi oydu. | Open Subtitles | للأنه هوا الوحيد الذي كان يعني لك كل شيئ |
Benim için çok şey ifade eden birisi hakkında nasıl hissettiğimi bir kez daha fark ettim. | Open Subtitles | إدراك كيف تشعر حول شخص كان يعني الكثير لك |
Anılarıyla yaşamak için... kendilerine anlam ifade eden şeylere sarılmalılar. | Open Subtitles | يجب عليهم أستخدام ايٍ شيء كان يعني بأن بأستطاعتهم التعايش مع الذكريات التي يحملونها |
Eğer böyle olsaydı, benim için anlam ifade eden tek şeyi gelişigüzel yok etmezdin. | Open Subtitles | .. وفي تلك الحاله .. لن تتسببي في تحطيم الشئ الوحيد الذي يعني كل شئ لي |
Benim için bir şeyler ifade eden bana yalan söylemeyen, beni seven tek kişiyi kaybettim. | Open Subtitles | ولقد فقدت الشخص الوحيد الذي يعني شيئاً لي والذي لم يكذب على قط، الذى أحبني |
Bana bir şey ifade eden tek film bu. | Open Subtitles | هذا هو الفيلم الوحيد الذي يعني لي شيئاً |
Sonra, arkasını dönecek böylece pozitif tepki ifade eden araştırmacı izliyor. | TED | بعد ذلك، تستدير حتى يشاهدها المجرب الذي أعرب عن استجابة ايجابية. |
Sonuncu ama çok önemli, üçüncü çalışmadaki çocuklar pozitif değer ifade eden araştırmacı izlerken negatif değer ifade eden araştırmacının aksine kumandaya önemli ölçüde daha fazla basmayı seçtiler. | TED | وأخيرًا وليس آخرًا، ضغط الأطفال في الدراسة الثالثة على جهاز التحكم بشكل ملحوظ أكثر عند مراقبة المجرب ذو القيمة الإيجابية لهم، على عكس ما حصل مع المجرب الذي أبدى القيمة السلبية. |
Bana birşey ifade eden herşeyi kırdın. | Open Subtitles | أنتِ حطمتي كل ما كان يعني لي شيئاً |
Bana birşey ifade eden herşeyi kırdın. | Open Subtitles | أنتِ حطمتي كل ما كان يعني لي شيئاً |
Yani senin için gerçekten bir şeyler ifade eden bir filme. | Open Subtitles | فيلم تعتقدين انه كان يعني لك شيئاً |
Benim için ifade eden ne biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف ما الذي يعني لي؟ |