Evet, Annesi küçük zeki piskopatıyla iftihar edecek. | Open Subtitles | نعم، والدتك يجب أن تكون فخورة بك |
Pek iftihar etmediğim bazı seçimler yaptım. | Open Subtitles | لقد قمت ببعض الخيارات لست فخورة بها. |
Eğer bir kaliten varsa onunla iftihar etmelisin. Bu senin özelliğindir. | Open Subtitles | إذا كنت تملك صِفة، كُن فخوراً بها دعه يعرّفك، مهما كان. |
Kendinle iftihar etmelisin. Çoğu kişi dışarıda beklemeyi tercih ederdi. | Open Subtitles | يجب أن تكون فخوراً بنفسك أغلب الرجال كانوا سيبقوا بالخارج |
Ordu senin zenci birlikler için bir örnek oluşturmanı... ve ırkının seninle iftihar etmesini bekliyor. | Open Subtitles | يتوقع الجيش منك أن تكون مثالاً ... للجنود الملونيين وأن تكون موضع فخر لجنسك ... |
Ve sanki ilk o anki ruh gibi profesyonelliğin merhameti, bundan oldukça iftihar ediyorlar ki, bir şeyler içmeye karar veriyor. | TED | وكما في هذه الحالات من روح الاحترافية العظيمة، كانا فخورين بهذا، لذا قررا احتساء الشراب. |
Tıbba girdiğin gün çekilmişti. Seninle iftihar ediyordu. Hep de etti. | Open Subtitles | التُقطتَ يوم دخلت كلية الطب لقد كان فخورٌ بك، لطالما كان كذلك |
Onunla ne kadar iftihar etsen azdır. | Open Subtitles | ما مدى إفتخارك به؟ |
Kardeşine bu kadar iyi baktığın için seninle iftihar ediyorum. | Open Subtitles | انا فخورة جداً انك تعتني بإختك |
Ve bu sorumlulukla iftihar ediyorum. | Open Subtitles | وأنا فخورة جدا لتلك المسؤوليةِ. |
İftihar ediyordu. | Open Subtitles | وهي فخورة بذلك. |
Annen seninle iftihar ediyor. | Open Subtitles | ستكون أمك فخورة |
- Benimle iftihar mı ediyorsun? | Open Subtitles | هل أنتِ فخورة بي؟ |
Kendinden ne kadar iftihar edeceğini düşün. | Open Subtitles | وفكري كم ستكوني فخورة بنفسك |
Yassı burunlu aptal, küt burunlu budala, düzkafalı ben iftihar ederim böyle bir fazlalıkla... | Open Subtitles | أيها البليد الأحمق، على الرجل أن يكون فخوراً فخور بهذا الشيء |
Kendimi hayallerimin kadınına sakladığım için hep iftihar etmişimdir. | Open Subtitles | لطالما كنتُ فخوراً لحفظ نفسي لسيدة أحلامي |
Iris 20 yaşına geldiğinde, Rus Balesi'nde dans ediyordu ve babam da onunla iftihar ediyordu. | Open Subtitles | "عندمـا بلغت 20 عـامـاً ، كـانت ترقص البـاليـه الروسي، "وأبـي كـان فخوراً بهـا |
- Evet, iftihar ediyorum. | Open Subtitles | - نعم، بكل فخر. |
Tebrikler oğlum. Hepimiz seninle iftihar ediyoruz. | Open Subtitles | مبروك يا بنيّ، كلنا فخورين بك، جميعنا. |
Öyle bir şifre koymuş ki Milli Güvenlik iftihar eder. Hiç formumda değilim. | Open Subtitles | لديه شفرة سرية موجودة هنا من شأنها أن تجعل وكالة الأمن القومي فخورين انا فقط... |
Benim mesleğim iftihar edilecek bir meslek. | Open Subtitles | إنني فخورٌ بعملي مثلك تماماً |
Onunla ne kadar iftihar etsen azdır. | Open Subtitles | ما مدى إفتخارك به؟ |
...MFDP bununla iftihar edebilir. | Open Subtitles | حيث تستطيع لجنة الحُريّات بالحزب الديمقراطيّ أن تفتخر به |