Örümcek Adam şehre saldırmıyordu. Bu iftira. | Open Subtitles | لم يهاجم الرجل العنكبوت المدينة بل حاول إنقاذها ، هذا افتراء |
Hakaret ile iftira arasındaki farkı anlar anlamaz dava açacağım. | Open Subtitles | وحالما علمت الفرق بين الطعن و التشهير رفعت دعوى قضائية |
Bilmiyorum. Bana sorarsan iftira. | Open Subtitles | لا أدري، لكنّه إفتراء لعين في رأيي |
Yarın Bayan Tilford, hakkınızda bir iftira davası açacağız. | Open Subtitles | غداً ، سيدة تلفورد ستُلطخ يديك بقضية تشهير |
Yalan beyan ve iftira iki seneden başlar. | Open Subtitles | على القذف وشهادة الزور الحد الأدنى سنتين. |
Yalan aldatma, açgözlülük haset, iftira ve bağışlamayı ifade eden kelimeler buralarda hiç duyulmamış. | Open Subtitles | والعبارات التي تدل على الكذب الخداع ، و الجشع الحسد و الإفتراء و المغفرة |
Ateşli dalla gözlere dikiş atmak birine iftira atanlar için en uygun cezadır. | Open Subtitles | فرع متعصب يعتبر أن خياطة العيون عقاب مناسب لهؤلاء الذين ينشرون القيل والقال عن افتراء |
Unuttum da. Bir şey %100 doğruysa, iftira mı oluyor bu? | Open Subtitles | لقد نسيت، هل يسمي الأمر افتراء لو كان صحيحا بنسبة 100% |
Ama burada ve büyükannesi O iftira yasalar öylesine vardır | Open Subtitles | ـ حسنا انها هنا وجدتها ـ انه افتراء ويوجد هناك قوانين لذلك |
İftira davası açabilir. | Open Subtitles | من الممكن أن تكون تلك ضربة علي إضافة إلى التشهير |
-Seni uyarıyorum Şerif. Dürüstlüğünle ilgili birkaç iftira duydum. | Open Subtitles | ، إننى أحذرك أيها المأمور سمعت بعض التشهير بشأن مصدقيتك |
Bence O bir şikayetçi bulmadan iftira davasında anlaşma yapmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أنه علينا تسوية دعوى التشهير قبل أن تعثر على شاهد |
Bu bir iftira. | Open Subtitles | بما في ذلك تهم الإغتصاب هذا إفتراء |
Bu çok çirkin bir iftira! | Open Subtitles | ذلك إفتراء واضح |
Fakat doğru olan bir şey nasıI iftira olabilir? | Open Subtitles | لكن كيف يمكنها أن تكون تشهير و هذه هي الحقيقة ؟ |
Dava nedeni: Özel hayata tecavüz, iftira bilerek duygusal sıkıntıya neden olma.Devam edeyim mi? | Open Subtitles | سبب الدعوى هو التعدي و تشهير و ممارسة تجارية غير منصفة و تعمد الحاق اضطراب عاطفي |
Hatta size çekilmenizi, iftira davalarının kazanması zor davalar olduğunu, ancak çekilmek istemezseniz elimizden geleni yapacağımızı söylemiştim. | Open Subtitles | وأن قضايا القذف صعبة الفوز ولكن إذا أردت محاكمتهم, فسنقدم أفضل ما لدينا |
Demek istediğim, ofisimden birşeyler çalması ve iftira niteliğinde bir not yazması... | Open Subtitles | أعنى أن تسرق من مكتبى و بعدها تكتب ملاحظة الإفتراء |
Devam edin, öğle yemeğinden sonra size bir iftira davası açacağım. | Open Subtitles | تابعي وستجدين ضدك دعوى قذف بحلول الغداء. |
Büyüklerimize iftira atan bu yalancıları sakın affetmeyin! | Open Subtitles | لا تسامحوا من يحاولون تشويه صورة كبيرينا |
Aslına bakarsan, bugünkü şovda benim de iftira üzerine edeceğim birkaç kelâm var. | Open Subtitles | واقع الأمر سيكون لديّ الكثير لقوله بشأن هذا الاتهام في برنامجي اليوم |
İftira sözlüdür. Yazılı basında karalama denir. | Open Subtitles | الافتراء هو في الكلام في المطبوعات يسمّى تشهيراً |
Psikopatın birinden hatalı bir iftira ve sen gerçek bir aylağa dönüşürsün. | Open Subtitles | إتهام واحد كاذب من مضطربة عقليّاً، واتضح أنّكِ ساذجة فعلاً |
Bay Moray'e ona iftira atma nedenini de söyle, Pauline. | Open Subtitles | أخبري السيد موراي لماذا كنتِ تفترين عليه , بولين |
Açıkça babama iftira atılıyor. | Open Subtitles | من الواضح، أنها تهمة ملفقة له |
Kim ona iftira atmaya çalışıyor? | Open Subtitles | من الذي يحاول توريطهظ |
Ortada bir iftira olsaydı, o kişiyi birine karşı kötülemem gerekirdi, ya da... | Open Subtitles | لو أن ذلك تشهيراً فلا بد من وجود شخص ما، أقوم بالتشهير إليه وإلا... |