Calvin Hooper pazar günü metalik Honda Accord'unun çalındığını ihbar etmiş. | Open Subtitles | الاسم كالفين هوبر بلغ عن سرقة سيارته ليلة الاحد الماضي في فيرفاكس |
Bir kadın elmas hırsızlığı ihbar etmiş. | Open Subtitles | كان هناك إمرأة بلغ بأنها سارقة ألماس في المنطقة |
Ki-dong polisi aramış ve ikinizin kayıp olduğunu ihbar etmiş. | Open Subtitles | كان "هوانغ غي دونغ" يبكي عندما بلغ عنكما! |
Cinayetten önceki gece, köpeğiyle gezen bir kadın Kuzmenko'nun evinin yakınlarında bir arabada oturan şüpheli bir adam ihbar etmiş. | Open Subtitles | -أجل . في الليلة التي سبقت جريمة القتل، كانت هناك إمرأة تُسيّر كلبها إتّصلت للإبلاغ عن وجود رجل مشبوه يجلس في سيّارة بالقرب من منزل (كوزمينكو). |
Cinayetten önceki gece, köpeğiyle gezen bir kadın Kuzmenko'nun evinin yakınlarında bir arabada oturan şüpheli bir adam ihbar etmiş. | Open Subtitles | في الليلة التي سبقت جريمة القتل، كانت هناك إمرأة تُسيّر كلبها إتّصلت للإبلاغ عن وجود رجل مشبوه يجلس في سيّارة بالقرب من منزل (كوزمينكو). |
Bir balıkçı teknende kimse olmadığını ihbar etmiş. | Open Subtitles | بلغ صيادي السمك بأن قاربك فارغًا |
Çok net bir saat. Kim ihbar etmiş? | Open Subtitles | هذا دقيق من بلغ عنه؟ |
Birisi onu ihbar etmiş. | Open Subtitles | شخص ما بلغ عنه |
Birisi onu ihbar etmiş. | Open Subtitles | شخص ما بلغ عنه |
Birileri bizi ihbar etmiş. | Open Subtitles | بلغ أحدهم عنا |