| Ayrıca üzerimize alkolsüz bira döküldüğü yönünde ihbarlar aldım. | Open Subtitles | أيضاً، معي عدة تقارير عن جعـّة قد تم سكبها علينا |
| BUM uçusunun bir biletine web üzerinden üç milyon dolar teklif edildigine dair ihbarlar var. | Open Subtitles | هنالك تقارير عن عروض ثلاثة ملايين دولار على الشبكة من أجل تذكرة على طائرة الاستكشاف الأمريكية |
| Komşunu gizlice izleyen biri olduğuna dair ihbarlar aldık. | Open Subtitles | ماذا فعلت تلك مذكرات التوقيف؟ كانت لدينا تقارير |
| Gördüm ki şehirde kırmızı şimşeğe benzer bir şey için ihbarlar var. | Open Subtitles | تبين أن هناك تقارير عن وميض احمر في المدينة |
| Western ve Oxnard'dan ihbarlar var. | Open Subtitles | تقارير متعددة أو النهب في الغربية وأوكسنارد. |
| Efendim, diğer şehirlerden de aynı mavi ışığı gördüklerine dair ihbarlar alıyoruz. | Open Subtitles | سيدي ، نتلقى تقارير من مدن اخرى تواجه نفس الأضواء الزرقاء |
| Dün akşam buna benzer ihbarlar aldınız mı? | Open Subtitles | هل لديك تقارير لأي شيء من هذا القبيل منذ أمس؟ |
| BUM uçuşunun bir biletine web üzerinden üç milyon dolar teklif edildiğine dair ihbarlar var. | Open Subtitles | هناك تقارير عن عروض وصلت ل3 ملايين دولار على الإنترنت... من أجل مقعد على الرحلة. |
| Şimdi... soyguncuların bir kısmının kadın olduğunun söylendiği ihbarlar var. | Open Subtitles | والآن... لديهم تقارير تفيد بأنّ بعض اللصوص كنّ نساءً |
| İhbarlar gelmeye başladı insanlar hakkında,paketlerle ilgili şeyler. | Open Subtitles | بدأت تردني تقارير -ستيوارت فينكل)، جريدة (نيويورك) الرسميّة)" " -عن تلقي أولئك الناس تلك الطرود |
| Başka bir yerde Katil Timsah ve Çita'nın birlikte çalıştığına dair ihbarlar var. | Open Subtitles | في مكان آخر , تقارير عن (كيلر كروك) و(شيتا) يشكلا فريق |
| Dallas'taki saha ofisi Arlington'da boş bir billboardun önünde beliren kayıp bir çocuğun resmiyle ilgili ihbarlar alıyormuş. | Open Subtitles | مكتب القطاع بدالاس (ولاية امريكية) هو.. يستقبل تقارير عن صورة ولد مفقود.. يظهر على لوحة اعلانات فارغة خارج ارلينجتون (مجموعة مدن بعدة ولايات بامريكا) |