| Onu tecrit altına alıp elimden geldiğince ihtiyaçlarıyla ilgilendim. | Open Subtitles | قمتُ بعزلها وتوفير إحتياجاتها بأفضل ما يمكنني |
| Onu destekledi, karantinasının sorumluluğunu üstlenmeyi kabul etti, ihtiyaçlarıyla ilgilendi. | Open Subtitles | لقد تطوع لمُساعدتها وافق على تحمل المسئولية لإقامة الحجر الصحي الخاص بها ، وليجلب لها إحتياجاتها |
| Bizi dünyasının içine kapatıyor ki sadece ihtiyaçlarıyla ilgilenelim, bu iki. | Open Subtitles | ثانيا، تبقينا مُحاصرين بعالمها حتّى يكون كلّ ما نكترث له هو إحتياجاتها |
| Hayatın basit ihtiyaçlarıyla ilgilen sadece | Open Subtitles | ابحث عن الضروريات |
| Basit, sadece ihtiyaçlarıyla | Open Subtitles | الضروريات البسيطة |