Bu anlarda, bir ikilemle yüzleştim: Onlar ölümle yüz yüzeyken, onlara öleceklerini mi söylemeliyim? Yoksa yalan söyleyip onları rahatlatmalı mıyım? | TED | مع هذا الامر, كنت اواجه معضلة هل اخبر المقبل علي الموت انه اقترب من مواجهة الموت ام اكذب عليهم لاريحهم ؟ |
Sert bir ikilemle karşı karşıyayız. Bazı şehirler çok iyi gelişir ve küresel büyümeyi sürüklerken, diğerleri tökezleyip gelişmeyi aşağı doğru çekmektedir. | TED | لكننا نواجه معضلة كبيرة حيث ستزدهر بعض المدن وستقود النمو العالمي وأخرى ستتعثر وتتوارى للخلف. |
Ayda kaçışını düşünürken hayatta kalan diğer tüm Yezidiler gibi, bir ikilemle karşı karşıya kaldı: Kendisini esir alan kişilerin istismarı yüzünden acı çekmeye devam mı etmeliydi yoksa evine dönüp utançla ve reddedilmeyle ve muhtemelen töre cinayetiyle karşı karşıya kalması daha mı iyi olurdu? | TED | كما اعتبرت هروبها، عايدة، مثل جميع الناجيات اليزيديات، يواجهن معضلة: هل تستمر في المعاناة من سوء معاملة خاطفيها، أو سيكون من الأفضل العودة إلى الوطن، حيث ستواجه العار والرفض وربما القتل بدافع الشرف؟ |
Seninle ne yapacağımız konusunda ufak bir ikilemle karşı karşıyaydık. | Open Subtitles | فواجهتنا معضلة صغيرة: ما نصنع بكَ؟ |
Her gün güçlerimiz yüzünden ahlakî bir ikilemle karşı karşıya kalıyoruz. | Open Subtitles | نواجه كل يوم.. معضلة اخلاقية جديدة بسبب قدراتنا أتظن أنني أريد هذا لـ(جي جي) أيضًا؟ |
Dr. Cochran, ahlakbilimci kimliğinize saygım sonsuz ama biz etik bir ikilemle yüzleşmiyoruz. | Open Subtitles | دكتور (كوكرَن) أُقدّر أن الأخلاقية إختصاصك لكننا لانواجه معضلة أخلاقية. |
Korkunç bir ikilemle karşı karşıyasın, Lizzy. | Open Subtitles | إنك تواجهين معضلة صعبة, (ليزي). |