Anladığım kadarıyla, Air Force One havada yakıt ikmali yapabiliyor. | Open Subtitles | لقد علمت بأن طائرة الرئيس يمكنها التزود بالوقود أثناء تحليقها |
Bunu denedim. Biraz yakıt boşalttım. Şimdi havada yakıt ikmali yapacaklardır. | Open Subtitles | حاولت ذلك بالتخلص من بعض الوقود وسيتم تزويدهم الآن بالوقود جواً |
The USS Cole, Aden limanında yakıt ikmali yaparken saldırıya uğradı. | Open Subtitles | . المدمرة الامريكية تعرضتَ للهجوم أثناء تزودها بالوقود فى ميناء عدن. |
Bir yerde yakıt ikmali noktası ayarlamışlardır. | Open Subtitles | سيكونون قد تدبروا نقطة للتزود بالوقود فى مكان ما |
Yakıt ikmali yapmak ve gemiyi tamir etmek için bir yere inmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نهبط في مكان ما للتزود بالوقود وإصلاح السفينة. |
Her öğleden sonra düzenli olarak yakıt ikmali için gelen bir büyük Raider var. | Open Subtitles | ..توجد مركبات كبيرة تقوم بإعادة التزويد بالوقود بإنتظام فى كل مساء بأوقات محددة |
Biz konuşurken helikoptere benzin ikmali yapılıyor ve istediğin her şey hazır. | Open Subtitles | الهليكوبتر تزود بالوقود بينما نتحدث وكل شيء طلبته فهو يجري |
Bizimkiler yakıt ikmali bile yapamadan diğer uçağa binip gitmişler. | Open Subtitles | وطارت الطائرة بها مرة أخرى قبل أن يعيدا التزود بالوقود |
Beklersek, yakıt ikmali ve silah yüklemek için vakit kazanır. | Open Subtitles | لكن ان انتظرنا , سيتيح ذلك له ان يعيد التزود بالوقود و التسلح |
Uçak yoluna devam edecek, yakıt ikmali yapıp dönecek ve bizi alacak. | Open Subtitles | الطائرة ستكمل طريقها وتعاود التزود بالوقود وتعود لتأخذنا |
86 tanker uçağı yollayın yakıt ikmali için. | Open Subtitles | أرسل طائرة 86 التزود بالوقود لإعادة تموين الطائر ات |
Natalia ile Semelovsky yakıt ikmali yapıp füzeleri yükleyecekler. | Open Subtitles | ستهتم نتاليا وسيميلوفسكى بتزويد الطائرة بالوقود, وتلقيم الصواريخ |
Evet, şimdi yakıt ikmali yapacağı tek yer orası. | Open Subtitles | أجل, إنه المكان الوحيد الذى يمكنه التزود بالوقود فيه. |
Miami' de yakıt ikmali, varış... Polonya | Open Subtitles | تتوقف للتزود بالوقود في ميامي و وجهتها الى بولندا |
Görünen o ki, Los Angeles'da yakıt ikmali için durmuş. | Open Subtitles | يبدو انها توقفت في لوس انجلس للتزود بالوقود. وتوقفت هناك لثلاثة أيام بسبب مشاكل في المحرك |
Sanırım okyanusun ortasında yakıt ikmali için durmak istemezsiniz. | Open Subtitles | أفترض أننا لن تتوقف للتزود بالوقود, في منتصف المحيط. |
Yıldız üssü olmayınca, silah ve yakıt ikmali yapamazlar. | Open Subtitles | بدون القاعدة .. لن يكونوا قادرين علي اعادة التسلح واعادة التزويد بالوقود |
Aldatıcıları toplamadan önce yakıt ikmali talimi yapsınlar sonra da tatbikatı tekrar ettir. | Open Subtitles | دعهم يتدربون على تمرين التزويد بالوقود قبل أن يكتشفوا السفن الخادعة إذن باشر التدريب مرة أخرى |
Gemilerimiz Okinawa'da yakıt ikmali yapıyorlar. | Open Subtitles | سفننا تزود بالوقود الأن في أوكيناوا بينما نتحدث. |
Yakıt ikmali için daha sırada 6 sivil gemi var. | Open Subtitles | ذلك يدع ستة مدنيين فى الأسطول للتزويد بالوقود |
Neyse ki, yakıt ikmali yapmış olan Fugōri tam da bu esnada kalkış yaptı. | TED | لحسن الحظ، هنا بالظبط حيث أعاد فوجوري ملئ الوقود، وأقلع. |
Tek yapmamız gereken, motorlarının üstündeki koruyucuları kaldırmak, yakıt ikmali yapmak, cephane yüklemek ve yola çıkmaya hazırsınız. | Open Subtitles | هو سحب المصدات من المحرك نزودها بوقود اضافي , ونشحن المدفعية وسيكونوا جاهزون |