Fakat insanları görülmeye değer olduklarına ikna etmek zor bir şey. | TED | لكن من الصعب إقناع الناس بأنهم يستحقون أن يكونوا مرئيين. |
Onun casus olduğu açığa çıkmasaydı askerleri ikna etmek zor olacaktı. | Open Subtitles | سيكون من الصعب إقناع الجيش بعكس ذلك، بدون الإعتراف أنها كانت جاسوسة. |
Görecekleri şeyler yüzünden onları ikna etmek zor oldu. | Open Subtitles | كان من الصعب إقناعهم بما قد يرونه |
Onları ikna etmek zor olacak diyorsun. | Open Subtitles | تقصد أنه سيكون من الصعب إقناعهم |
Marcus'u ikna etmek zor oldu. | Open Subtitles | (لقد قضيت وقتا في إقناع (ماركس |
Marcus'u ikna etmek zor oldu. | Open Subtitles | (لقد قضيت وقتا في إقناع (ماركس |
Yogoro'yu ikna etmek zor olacak ama onunla konuşacağım. | Open Subtitles | ،(سيكون من الصعب إقناع (يوجورو لكني سأتحدث إليه |