Stalker programlarını kötü olarak işaretlemeye başlamaları için antivirüs şirketlerinden birkaçını ikna etmeyi başardım. | TED | تمكنت من إقناع بعض شركات برامج مكافحة الفيروسات بتسويق هذه البرامج كبرامج خبيثة. |
Dışarıya çıkıp bahçede oturman için izin verilmesine görevlileri ikna etmeyi başardım. | Open Subtitles | تمكنت من إقناع المسؤولين أن يسمحوا لك بالخروج والجلوس في الحديقة |
Böylece kaybettiği malların intikamı olarak tecavüze uğramanızın yeterli olduğuna Mösyö Le Comte'u ikna etmeyi başardım. | Open Subtitles | لذلك تمكنت من إقناع الكونت بأن أغتصابك وحسب كان انتقام كافيا لفقدان بضاعته |
Sana tıbbî tetkik yapmamın önemli olduğu konusunda halanı ikna etmeyi başardım. | Open Subtitles | كنت قادرة على إقناع عمتك من المهم أن أعطيك فحص طبي |
Kaptanı bu geceye kadar beklemeye ikna etmeyi başardım. | Open Subtitles | وكنت قادرة على إقناع كابتن السفينة أن يعطيني حتى منتصف هذه الليلة |
Buradaki fahişeyi, rezervasyonun O. Rankin için olduğuna ikna etmeyi başardım. | Open Subtitles | تمكنت من إقناع المسؤول هنا أن الأمر بخصوص (أو. رانكين) فعلاً |