Bu iktidarı tutmak için en önemli güç. | Open Subtitles | من المهم للغاية التشبث بالسلطة |
Bir iktidarı ele geçirme, bir darbe teşebbüsüydü. | Open Subtitles | إنها محاولة للامساك بالسلطة انقلاب مدبر |
Yoksa Roslin ve Adama'nın iktidarı ellerinde tutmasına yardım ettikleri için birden bire dostlarımız mı oluverdiler? | Open Subtitles | ام أصبحوا فجأة أصدقاء إذا كان ذلك سيبقى (روزلين) و (أداما) بالسلطة ؟ |
Onun zayıflığı bu yılanların iktidarı ele geçirebileceklerini düşünmelerine neden oldu. | Open Subtitles | ضعفه سمح لهؤلاء الأفاعي أن يعتقدوا أن بإمكانهم الإستيلاء على السلطة |
Oda komünist taraflara Batıda insyetif almak ve iktidarı ele geçirmek için talimatlar verdi. | Open Subtitles | وأصدر تعليماته أيضًا للأحزاب الشيوعية في الغرب بأخذ زمام المبادرة في محاولة الإستحواذ على السلطة |
En sonunda onlara ne olduğunu bilen olmamasına rağmen, bir süre sonra, Prens kayboldu ve Richard'ın iktidarı güvenli gözüktü. | TED | مع أنه لا أحد يعرف ما حدث لهم بالتحديد إلا أنه بعد فترة اختفى الأمراء و بدا أن حكم ريتشارد آمن. |
Örneğin, prenslere iktidarı ele geçirmek için gerekli tüm acımasızlıkları değerlendirip gelecekteki istikrarı sağlamak için tek bir hamlede yapmaları söylenir. | TED | على سبيل المثال، يطلب من الأمراء اعتبار جميع الأعمال الوحشية ضرورية للاستيلاء على السلطة، وإلزامهم بضربة واحدة لضمان الاستقرار في المستقبل. |
İktidarı ele geçirdikten sonra kardeşinin intikamını almak için zamanın olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت لك للإنتقام لأخّوك بعدما نحصل على السلطة |
Darbe yapıp bir günde iktidarı ele geçirdi. | Open Subtitles | قاد انقلابا واستولى على السلطة في يوم واحد |
Mesele iktidarı ele geçirmek değil, onunla ne yapacağını bilmekte. | Open Subtitles | ليس الأمر يتعلق بالاستحواذ على السلطة بل معرفة ما يجب عمله بها |