Bu 'güzel', 'daha güzel', 'en güzel' ile aynı şey değildir. | TED | هذا ليس نفس الشيء عندما نقول جيد أو أفضل أو الأفضل. |
Bu senin buluta karşı sigortayı bırakmak fikri ile aynı şey. | Open Subtitles | هذا نفس الشيء الذي قلتيه عندما أردت الحصول على التأمين ضد سحاب |
CIA'in istediği şey ile aynı şey tabii ki. | Open Subtitles | حسنٌ، نفس الشيء الذي أرادتهُ المخابرات المركزية طوال هذة المدة |
"kirli çamaşırlarını herkese gösterme" ile aynı şey. Ne demek istediğinizi anladığımdan emin değilim. | Open Subtitles | انها تعني"لا تنشُر غسيلك القذر علي الملأ"ْ |
"kirli çamaşırlarını herkese gösterme" ile aynı şey. | Open Subtitles | انها تعني"لا تنشُر غسيلك القذر علي الملأ"ْ |
Bu gerçekleşen şeyin insanlığını gösteriyor ve kişisel ilişkileri, ama bu aynı zamanda ikinci el eşya satışıyla ve komşunun çocuğuna bakmak ile aynı şey demek gibi. | TED | هذا فعلاً يعبر عن إنسانية ما يجري, والعلاقات الشخصية لكن ذلك أيضا كقول أنه نفس الشيء مثل ساحه بيع او بيع الخبز او مجالسة الأطفال. |
Bu dil ile aynı şey değil | TED | إنه ليس نفس الشيء مع اللغة . |