Önemsiz ayrıntısı kız kardeşi ile yemek yiyecek olmasıydı. | Open Subtitles | التفاصيل المثيره هي أنها ستتناول العشاء مع شقيقتها |
Sanırım ertesi gece Victoria ile yemek yedik. | Open Subtitles | وأعتقد أنني تناولت العشاء مع فيكتوريا الليلة التالية |
Ne tesadüf! Bu akşam ailen ile yemek yiyeceğim. | Open Subtitles | يلها من مصادفة سأتناول العشاء مع والديك الليلة |
Peki o ne yapar vali ile yemek yemek ve derneği yönetmek dışında? | Open Subtitles | لا، هذا غير محتمل ما الذي يفعله ؟ بجانب تناول الغداء مع الحاكم |
Ama kulübümde bir randevum var. Senatör Fuller ile yemek yiyeceğiz. | Open Subtitles | و لكن لدى موعد فى النادى الغداء مع سيناتور " فوللر" |
Kanat-annen ile yemek planlarınız olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أن لديك موعد عشاء مع أمك المدبّرة |
Cavaraggio ile yemek yemiştim ve çok fazla şarap içmiştim. | Open Subtitles | تناولت العشاء مع كاريفجون وشربت الكثير من النبيذ. |
Pat Sajak yerel bir ünlü ile yemek yer miydi? | Open Subtitles | وهل يتناول بات سيجاك العشاء مع فنان محلي؟ |
Geceleriyse, Alman Yüksek Komutanlık üyeleriyle ile yemek yerdi. | Open Subtitles | في اللّيل, كان يحضر مآدب العشاء مع القيادة العليا الألمانيّة. |
Tatlım, ailen ile yemek çok eğlenceliydi. | Open Subtitles | أوه، يا حلوتي، العشاء مع الخاص وكان الكثير من هذه الليلة الأسرة المرح. |
Bu arada o zamanlar Kore Çelik soruşturulduğu sırada Genel İşler Müdürü ile yemek yememiş miydin? | Open Subtitles | بالمناسبة، بالعودة إلى التحقيق في قضية حديد كوريا هل تناولتَ العشاء مع مدير الشؤون العامة. ؟ |
Daha iyi sınıftan birileri ile yemek yemeliydi. | Open Subtitles | يجب عليها تناول العشاء مع طبقة أفضل من الناس |
Mesai saatinden sonra vitrini düzenleyeceğiz bu yüzden Laszlo'lar ile yemek yemek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | إننا سنقوم بتزيين النافذة بعد ساعات العمل فلن يكون علينا تناول العشاء مع آل " لازلوس " ، أليس هذا رائعاً ؟ |
Vargi toplayıcıları ile yemek yediği hikayeyi seviyorum. | Open Subtitles | -تعجبني تلك التي ذهب فيها إلى العشاء مع جامع الضرائب |
Cromwell'in dediğine göre, Kral, Norfolk ve Boleyn ile yemek yemiş. En büyük düşmanlarımla. | Open Subtitles | السيد "كرومويل" أخبرني بأن الملك يتناول العشاء مع "نورفولك" و"بولين" |
Şu İsveçli profesör ile yemek yemeyecek miydik, Hengstrom? | Open Subtitles | ألن نتناول الغداء مع هذا البروفيسير السويدى, هينجستروم ؟ |
İIk gün Yargıç jüri ile yemek yiyor. | Open Subtitles | أول يوم في المحاكمة والقاضي يتناول الغداء مع المحلفين.. |
Bu hiç önemli değil, çünkü Whitley ile yemek yiyeceğim. | Open Subtitles | ليس بالأمر الهام لأنني سأتناول الغداء مع ويتلي |
Az sonra aptal dizimizi kurtarmak için Merc ile yemek yiyeceğim. | Open Subtitles | انا على وشك الغداء مع مارك لأحاول إنقاذ مسلسلنا الغبي |
Bu akşam, eşim Helen ile yemek masasında oturacağız çocuklarımız Henry ve Paul hakkında konuşuyor olacağız. | Open Subtitles | الليلة,سأجلس على طاولة عشاء مع زوجتي هيلين وسنتحدث حول ابنائنا هنري وبول |
Başkanın daveti iptalinin ardından John Derbyshire ile konuşma şansım olmasa da, konuşması öncesinde Charles Murray ile yemek yeme fırsatım oldu. | TED | بالرغم من أنني لم أتعامل مع "جون ديربيشير" بسبب إلغاء رئيسي للدعوة، كان بإمكاني الحصول على عشاء مع "شارلز موري" قبل كلمته. |
Geleceğin İngiltere Kralı ile yemek yiyor, yani bunun için tam biçilmiş kaftan. | Open Subtitles | حسنا، وقالت انها الطعام مع الملك المستقبلي من إنجلترا، حتى انها حصلت على هذا الذهاب لها. |
Öğleden sonra zavallı işkence çeken ruhumu Stanford Blatch ile yemek yemeğe sürükledim ve sersemlemiş duygularımı, geniş görüşlü olmaya zorladım. | Open Subtitles | ذلك العصر إصطحبت ..روحي المعذبة (لتناول الغذاء مع (ستانفورد بلاتش وحاولت أن أفقده صوابه بلا شعور مع المتكلفين |