"ilerliyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يتحرك
        
    • تتحرك
        
    • يسير
        
    • يتقدم
        
    • يتجه
        
    • تتجه
        
    • تدق
        
    • تسير
        
    • تتقدم
        
    • يمر
        
    • يمضي
        
    • يتحرّك
        
    • يتقدّم
        
    • يتوجه
        
    • يتقدمون
        
    Sıkışmış vaziyettesin. Zaman sadece tek bir yöne doğru ilerliyor: Geleceğe. Open Subtitles أنك محصور، الوقت يتحرك في .إتجاة واحد، و هو إلى الأمام
    Radara göre şimdiden sahil kesiminde yağış başladı.... ...ve hızla kuzeye doğru ilerliyor. Open Subtitles الرادار يظهر بالفعل زيادة عجلة السرعة عبر المناطق الساحلية و تتحرك بسرعة للشمال
    Bazı kimlik tespit sorunları ortaya çıktı ama her şey planlandığı gibi ilerliyor. Open Subtitles كان هنالك مشكلة تعرف على الجثث لكن كل شيء يسير كما خطط له
    Heyecanlı, cılız, bir çamı zar zor tutabilen Cesur, köşeye doğru ilerliyor. Open Subtitles عصبي بشكل كبير، بالكاد قادر على حمل الصنوبر، الصغير يتقدم إلى الصندوق.
    Gps'ten takip ediyoruz, şu anda Kanada sınırına doğru ilerliyor. Open Subtitles نحن نتعقب تحديد المواقع، و هو يتجه إلى الحدود الكندية.
    Şu anda batıya doğru saatte 75 mil hızla ilerliyor. Open Subtitles تتجه حالياً غرباً يقترب من سرعة 75 ميل في الساعة
    Maskelerinizi de takmayı unutmayın. Zaman ilerliyor. Open Subtitles ولا تنسوا أن تلبسوا أقنعتكم، السّاعة تدق قرّبت التاسعة.
    Bazı insanlara göre - mesela Çin'de olan bir İngiliz arkadaşım dedi ki, "Bu kıta kayıtsızlığa doğru uyurgezer gibi ilerliyor." TED بعض الناس يقولون .. احدهم صديق بريطاني لي في الصين يقول ان القارة العجوز تسير مغمضة تجاه النسيان
    Teknoloji ilerliyor ve dijital sistemle çalışan bu kargo tarama röntgen cihazları giderek iyileşiyor. TED التكنولوجيا تتقدم للأمام وهذه ماسحات الشحن الكبيرة التي تعمل بالأنظمة الرقمية تتحسن أكثر وأكثر.
    Seninle dalga geçtiğimi biliyorsun, ama biraz çabuk ol, zaman ilerliyor. Open Subtitles تعرفين انني اداعبك لكن هيا اسرعي بالامر الوقت يمر بسرعة اتفقنا؟
    Oraya neden ekspres yol diyorlar bilmiyorum trafik salyangoz gibi ilerliyor. Open Subtitles لا أدري لماذا يُسمونَ ذلك الطريق بالسريع لأنَ المرور يتحرك كالبزاقة
    Ne olduğuyla başladığını görebilirsiniz ne olduğu, ne olacağı arasında ilerliyor Hepimizin bildiği şiirsel bir saadetle bitiriyor. TED يمكنك رؤية أنه بدأ الحديث عما يوجد، يتحرك بين الموجود و بين ما يمكن تحقيقه، وينهي بنعمة شاعرية، الجزء الذي نعرفه كلنا.
    Ektoplazmik hat ağdan geçerek masaya doğru ilerliyor. Open Subtitles ذنيب الإكتوبلازم يعبر خلال الشبكه و يتحرك بإتجاه الطاوله
    Bazen hayatın başka türlü olmasını çok istesek de tek şekilde ilerliyor. Open Subtitles بقدر ما نتمنى أن تكون حياتنا مختلفة هكذا لكنها تتحرك بإتجاه واحد
    Sıradaki örnekte, gördüğünüz oldukça belirgin kenarlı, parlayan mavi şeritler noktalı bir alanda ilerliyor. TED وفي المثال التالي فإنك ترى خطوطا زرقاء مشعة بحواف حادة تتحرك عبر حقل من النقاط
    Hazır olmadığım şey ise bir buzul hızıyla ilerliyor gibi görünen süreçti, harekete geçmesi bir buzulun hızıyla oluyordu. TED فلم أكن مستعدًا أن تسير الأمور ببطء شديد، مثل السرعة التي يسير بها نهر جليدي.
    Heyecanlı, cılız, bir çamı zar zor tutabilen Cesur, köşeye doğru ilerliyor. Open Subtitles عصبي بشكل كبير، بالكاد قادر على حمل الصنوبر، الصغير يتقدم إلى الصندوق.
    Ve tıbbi görüntüleme insan vücudunun içine bakıp bu hücrelerin herbirine ayrı ayrı gerçekten bakabilme noktasına doğru ilerliyor. TED و أعتقد أن ما يتجه إليه التصوير الطبي هو القدرة على النظر إلى الجسم البشري و رؤية كل من تلك الخلايا على حدة.
    İşler, çok kesin bir yolda ilerliyor. İnce çizgiyi gözden kaçırmak imkansız. Open Subtitles الآن الأمور تتجه إلى منحى آخر، لا يمكنك أن تفشل في رؤية الخيط
    Zaman ilerliyor millet... hem de çok hızlı ilerliyor. Open Subtitles علينا مجاراة سرعته على الفور الساعة تدق يا رجال
    Teknolojiler daha iyi hale geldi ve şimdi DNA sıralaması Moore Yasası'ndan 5 kat hızlı ilerliyor. TED التكنولوجيا تطورت، والآن عملية تسلسل الحمض النووي تسير بخطى أسرع بخمس مرات من قانون مور.
    Doğu sınırındaki Danube topraklarında bir Roma lejyonu ilerliyor. Open Subtitles على الحدود الشرقية، على نهر الدانوب، تتقدم فرقه رومانية.
    Evet, zaman ilerliyor Kalabalığın sesine kulak ver Open Subtitles نعم ، الوقت يمر بسرعة أستمع إلى صوت الحشد يرتفع
    Yaygara yapmıyor, sadece ilerliyor. Kötü biri değil, ona bir şans versen. Open Subtitles إنه فقط يمضي ذاهباً ، إنه ليس بهذا السوء ، لو منحته فرصة
    Ay, Dünya'nın yörüngesindeyken onunla tamamen aynı hızda ilerliyor. Open Subtitles على حين يدور القمر حول الأرض، يتحرّك بالسرعة ذاتها بالتحديد
    Eğer atlatmazsa, medikal bilim büyük bir hızla ilerliyor. Open Subtitles هذا إن لم يكن علم الطب يتقدّم في قفزات وحدود
    Şehrin merkezine doğru ilerliyor. Open Subtitles ‫فمن الممكن ان يتحول الى اعصار من الدرجة الخامسة ‫و لكنه يتوجه الى المدينة.
    İngiliz ve Kanadalılar Sword, Gold ve Juno'da düzenli ilerliyor. Open Subtitles البريطانيون و الكنديون يتقدمون بثبات من شواطيء سورد و جولد و جونو

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more