Ama ben bu tanımı sevmiyorum, çünkü bu güveni rasyonel ve tahmin edilebilir kılıyor ve diğer insanlarla iletişim kurabilmek için bizi cesaretlendiren, bir şeyler yapmamızı sağlayan güç anlamına gelmiyor. | TED | ولكنني لا أحبُ هذا التعريف للثقة، لأنها تجعلُ الثقة تبدو عقلانية ويمكنُ التنبؤ بها، وهي في الحقيقة لا تصلُ إلى إحساس وجوهر البشر لما تتيحُ لنا أن نفعل وكيف تُمكننا للتواصل مع الأشخاص الآخرين. |
Köpeklerle iletişim kurabilmek için devrimsel bir buluş-- | Open Subtitles | ... أنـا وضعتُ جهـازًا ثوريًا للتواصل مع |
Bunu söyleyeceğinizi de söyledi ve cevaben "Dr. Schatz kadınlarla iletişim kurabilmek adına her ay park yeri hakkında şikayet eden şişman salağın teki. | Open Subtitles | قال أنّكِ ستقولين هذا، وقال... "د. (شاتز) مغفل بدين ووحيد، يسعى جاهداً للتواصل مع امرأة |
Jody, sadece kızlarla iletişim kurabilmek için... baleye geri dönse bile ilerledikçe Kraliçe Kuğu olma heyecanına engel olamıyordu. | Open Subtitles | على الرغم أن (جودي) عادت فقط للباليه للتواصل مع الفتيات، عندما اقتربت لم تستطع المساعدة، لكن تحمست من إحتمال أن تكون "الملكة البجعة" |