"ilgilendirdiğini" - Translation from Turkish to Arabic

• شأنك
• يخصك
• شأنكِ
• الأمر من شأني

Tanıştığımızı sanmıyorum dostum ve bunun sizi ilgilendirdiğini de düşünmüyorum.
لا أعتقد بإننا تقابلنا من قبل وهذا ليس من شأنك

Bunun sizi ilgilendirdiğini sanmıyorum Komiser, beni ilgilendirmediği kesin.
لا أظن ذلك من شأنك ملازم وبالطبع ليس شأني

Bunun beni ilgilendirdiğini sanmıyorum. Seni ilgilendirmediği de kesin.
أنا لست متأكد من أنا هذا ليس من شأنى وليس من شأنك أيضا

Bunu gerçekten minnettarım ama bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.
حسنا ، انا اقدر ذلك ولكنى حقا لا اعتقد ان اى من هذا يخصك

Saygısızlık etmek istemem ama bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.
مع كامل إحترامى انا لا اعتقد ان هذا يخصك

Dinle, kaba olmak istemem ama seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum.
لا أريد أن أكون فظاً لكن لا أعتقد أنه من شأنكِ

Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.
أتعلم، لا أظن أن أيّ من هذا الأمر من شأنك.

Biliyor musun, seni ilgilendirdiğini hiç düşünmüyorum.
أتدري؟ أعتقد أن هذا ليس من شأنك على الإطلاق

Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum ama sana söyleyeyim.
هذا ليس من شأنك لكنى سأخبرك للعلم فقط

Bunun seni ilgilendirdiğini zannetmiyorum.
لست متأكد جداً لكن هذا ليس من شأنك

Bunun seni neden ilgilendirdiğini söylemek ister misin?
أتريد أن تخبرني ما شأنك بكلّ هذا؟

Kusura bakmayın ama bunun sizi ilgilendirdiğini sanmıyorum.
مع جميع احترامي، لا أرى بأن هذا من شأنك

Özür dilerim bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.
آسف أنا فقط أعتقد أن هذا ليس من شأنك

Kiminle çıktığımın seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.
لا أعتقد أن من أواعد هو من شأنك

Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum. Ama evli.
لا أعتقد أن هذا من شأنك

- Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. - Ben de seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.
لا أعتقد بان هذه فكره جيده - لا أعتقد بانه يخصك -

Bunun seni hiç ilgilendirdiğini sanmıyorum.
نعم, أنا حقاً لا ارى كيف هذا يخصك

Bunun seni ilgilendirdiğini hiç sanmıyorum.
نعم, أنا حقاً لا ارى كيف هذا يخصك

Bunun, seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.
أظن أن هذا شيئًا لا يخصك

Seni ilgilendirdiğini biliyorum ve özel olarak bunu konuşabiliriz.
أعلم بأن ذلك من شأنكِ و لقد قلت لكِ بأن سوف أتحدث معكِ بشأن ذلك سيكون بخصوصية

Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum.
لا أظن أن ذلك من شأنكِ

Hoşuna gitse de gitmese de beni neden ilgilendirdiğini iyi biliyorsun.
سواء أحببتَ الأمر أم كرهتَه، إنّكَ تعلم بالضّبط سبب كون الأمر من شأني.