Hasta babamla ilgilenmek için Ukrayna'ya dönmem gerektiğini söyledim. | Open Subtitles | سأقول لهم اني عائدة الى اوكرانيا لأعتني بأبي المريض |
Bu öğleden sonra Floridaya uçuyorum, Annemin mirasıyla ilgilenmek için. | Open Subtitles | سأتجه لـ''فلوريدا'' نهاية هذا الأسبوع، لأعتني بوصيّة والدتي |
Annem öldüğünden beri, bilirsin, güçlü olan o olmak zorunda kaldı her şeyle ilgilenmek için. | Open Subtitles | كما تعلمين، منذ وفاة والدتنا، كان يجب أن تكون هي الأقوى لتعتني بنا وكل شيء. |
Şimdi seninle ilgilenmek için evdeyim. Hepinizi gördüğüme sevindim. | Open Subtitles | حسناً, ها أنا الآن عندك للإعتناء بك كان من الرائع رؤيتكم جميعاً |
Duyduğuma göre, kızı bakımıyla ilgilenmek için onu Pekin'e götürmüş. | Open Subtitles | سمعتُ أن إبنتها أخذتها إلى مشفى في ''بكين'' للعناية بها. |
Çevremiz bize karşı daha cezalandırıcı oldukça iç benliğimizle ilgilenmek için tüm bu fikirlere ve daha fazlasına ihtiyacımız var. | TED | جميعنا يحتاج هذه الأفكار وأكثر للاعتناء بذواتنا الداخلية بينما تعاقبنا البيئات التي عرفناها |
Dedikodu yapma, Milly. O kızla ilgilenmek için kendi sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي أسبابي لأبدي اهتمامي بتلك الفتاة |
Bayan Norris, sizinle ilgilenmek için buradayım. | Open Subtitles | سيده نوريس ، أنا هنا لأعتنى بكى |
Biraz önce sırf seninle ilgilenmek için çok önemli bir ilişkimi bitirdim. | Open Subtitles | لقد تركت لتويّ علاقه مهمه للغايه لأعتني بكِ. |
İlgilenmek için orada olmazsam, bunu bir başkası yapacaktır. | Open Subtitles | ،وإذا لم أكن هناك لأعتني بها .سيعتني بها شخص آخر |
Oh, bekle, baba, bak, annem ve senin ihtiyaçlarınızla ilgilenmek için koleje gitmek yerine evde kaldım, bana borçlusun tamam mı! | Open Subtitles | مهـلا أبـي ، لقـد بقيت في المنزل و لم أذهب للجامعة لأعتني بك و أمي سـاعة حـاجتكمـا ! مفهوم ، أنت مديـن لـي |
Sen bacaklarından tut, ben de kollarından tutayım. Bayan Norris, sizinle ilgilenmek için buradayım. | Open Subtitles | سيده نوريس، أنا هنا لأعتني بكى |
Çünkü seninle ilgilenmek için hep yanında olacağım. | Open Subtitles | لأنني سأكون دائماً موجود لأعتني بك |
İşi, karınla ilgilenmek için bıraktığını söylemeni bekliyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنكَ ستخبرني "أنني استقلت "لأعتني بزوجتي |
yapımcıların başka işleri de vardır, ayrıca çekimle ilgilenmek için sen oradasın. tabi ki,ben varım. | Open Subtitles | المنتجون لديهم عمل أيضاً، وأنت هناك لتعتني بالتصوير |
Herneyse, yakında hayvanlarla ilgilenmek için geri geldiğinde ben burada olmayacağım. | Open Subtitles | على أية حال .. سوف أترك هذا المكان بمجرد أن تأتي لتعتني بالحيوانات |
Sonra beni kollamaya başladı benimle ilgilenmek için kendi kodunu değiştirdi. | Open Subtitles | ثُمّ بدأت تنتبه لي، وغيّرت شفرتها الخاصّة لتعتني بي. |
Felç geçirdi, bu yüzden annesi ile ilgilenmek için gitti. | Open Subtitles | لقد أصيبت بجلطة، لذا ذهبت للإعتناء بها. |
Felç geçirdi, bu yüzden annesi ile ilgilenmek için gitti. | Open Subtitles | لقد أصيبت بجلطة، لذا ذهبت للإعتناء بها. |
Ben Tonya, konuk (liason)unuzum. Tüm ihtiyaçlarınla ilgilenmek için burdayım. | Open Subtitles | أنا (تونيا) موظفة في خدمة النزلاء أنا هنا للإعتناء بكل متطلباتك |
Para kazanmak için teknolojiyi kullandığımız kadar, kendimizle ilgilenmek için de kullansaydık, iyi olmaz mıydı? | TED | ألن يكون عظيما لو كانت التكنولوجيا التي نستخدمها للعناية بأنفسنا بمثل جودة التكنولوجيا التي نستخدمها للحصول على المال ؟ |
Bununla ilgilenmek için burada olmana çok sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيدة أنك هنا للعناية بهذا الأمر |
Bakıcı, hasta bir çocukla ilgilenmek için çıktığı anda olmuş. | Open Subtitles | غادرت مقدمة الرعاية للاعتناء بطفل مريض وذلك عندما حدث ما حدث |
- Hadi girin. Sizinle ilgilenmek için buradayım. | Open Subtitles | - تفضلوا للداخل، أنا هنا للاعتناء بكم جميعاً |
O kızla ilgilenmek için kendi sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي أسبابي لأبدي اهتمامي بتلك الفتاة |
Seninle ilgilenmek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لأعتنى بكى |