Bir alerji uzmanı olan Cecilia'nın babası kızının Julio ile ilişkisinin fazla ileri gittiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | لم يكن الأمر ملحوظاً، لكن والد سيسيليا، كان أخصائي حساسية خشى أن علاقتها مع خوليو، ذهبت أبعد مما يجب |
Nora'nın Quin'le ilişkisinin... sağlayacağı yararlar onların işine geliyordu. | Open Subtitles | والذي مصالحهم من الممكن أن تتأثر "بنتيجة إيجابية في علاقتها مع "كوين |
İlişkisinin kalıntıları. | Open Subtitles | نحن نقف بين حطام علاقتها الأخيره |
Bir kadın, kocasının ilişkisinin intikamını almak için bebeğini öldürüyor. | Open Subtitles | زوجة تقتل طفلها لتنتقم من زوجها بسبب علاقته الغرامية |
Çok uzun süre, seninle olan ilişkisinin derinliği olmadığına, gerçek olmadığına kendimi inandırmaya çalıştım. | Open Subtitles | لفترة طويلة , حاولت اقناع نفسي أن علاقته بكِ كانت قصيرة الامد , لكن هذا لم يكن حقيقي |
Bu dizi onların ilişkisinin kapsamlı bir hikayesidir. | Open Subtitles | هذا البرنامج التلفزيوني هو الرواية الكاملة ...لعلاقتهما |
O da bundan korktu ve onunla ilişkisinin ortaya çıkmasını istemedi. | Open Subtitles | حينها أصبح خائف ولم يرد علاقتهُ معها أن تُفضح. |
O olaydan sonra, Kira benimle ilişkisinin bittiğini söyledi. | Open Subtitles | بعد ذلك كيرا قالت إن علاقتها بي انتهت |
- Resmen ilişkisinin içine ettin. - Doğru. | Open Subtitles | حسنٌ, لقد أفسدت علاقتها تمامًا |
Tesisatçıyla ilişkisinin önemini azaltır. | Open Subtitles | إنها تضعف أهمية علاقتها مع السباك |
Park Avenue'den önce kim olduğunu ve Catherine ile olan ilişkisinin neden böyle lanet bir sır olduğunu. | Open Subtitles | ومن كانت قبل جادة بارك ولماذا علاقتها بـ"كاثرين" توجب ان تكون بتلك السريه |
Evet, nişanlısıyla olan ilişkisinin hâlâ ölmediğini sanıyor. | Open Subtitles | تعتقد ان علاقتها مع خطيبها لم تنتهى |
Onların sorunu şu ki; Bu parti, kadının bulunan yemekleri beğenmediği, partideki müziğin favorisi olmadığı, orada bulunan diğer insanlarla ilişkisinin iyi hissettirdiğinden emin olmadığı bir partiydi. | TED | وكانت المُشكلة لديهما أنه كان حفلًا لم تُحب هي الطعام المُقدَّم إليها فيه، والموسيقى هناك لم تكُن موسيقاها المُفضّلة، كما أنها تكُن متأكدة تماماً أنها مُستمتعة في علاقتها مع الأشخاص الموجودين في الحفل. |
Ve bir anda Charlotte, Trey'le ilişkisinin kapısını çarpmıştı! | Open Subtitles | و هكذا، أغلقت (تشارلوت) الباب في وجه علاقتها مع (تراي) |
Bir kocanın, karısının müteahhidiyle yeni gelişen ilişkisinin... arasına girmesi daima üzücüdür, öyle değil mi? | Open Subtitles | دائماً من المحزن عندما يبتعد الزوج عن علاقته بزوجته ويفتح علاقة اخرى مع وكيلتهُ, هممم؟ |
Bunu yaparken bir şey kafasında netleşti Bay Henry Harrsion ile ilişkisinin gerçek doğası... | Open Subtitles | بفعل هذا شئ ما اصبح واضح جدا عن طبيعة علاقته |
Baş Komiser Gates'in, Jackie Laverty ile olan ilişkisinin vur kaç soruşturmasıyla ilgilenmesini etkilediği apaçık belli. | Open Subtitles | علاقته بالسيدة عاطفية بوضوح وتعامل مع قضية الحادثة |
Erkek arkadaşın son ilişkisinin nasıl bittiğini anlatmadı değil mi? | Open Subtitles | حبيبك المثالي لم يخبرك كيف انتهت علاقته الأخيرة |
Bu dizi onların ilişkisinin kapsamlı bir hikayesidir. | Open Subtitles | هذا البرنامج التلفزيوني هو الرواية الكاملة ...لعلاقتهما |
Kongre üyesinin ilişkisinin açığa çıkmasından aylar sonra bile eşi herhangi bir yorumda bulunmadı. | Open Subtitles | {\0000FF\3cCC0099}بعدَ مرور عدة أشهرُ من كشفُ {\0000FF\3cCC0099}علاقتهُ الغرامية لماذا هم لا يزالونَ في الاخبار؟ |
Ayrıca Ziva'nın, Adam Eshel'le olan ilişkisinin farkında olup olmadığımı yokladı. | Open Subtitles | لقد أراد أيضا معرفه ما اذا كنت على درايه بعلاقتها مع آدم ايشيل |