Onu korumak için kutsal saydığım ilkelerden taviz verecek değilim. | Open Subtitles | أنا لن أتوصل إلى حل وسط المبادئ الاساسية للتفاني بلادي من أجل المحافظة عليه |
Bunun kulağa tuhaf geldiğinin farkındayım ama bana güvenin; bu bilimde yer etmiş en iyi ilkelerden biridir. | Open Subtitles | أنا أدرك أن هذا يبدو غريباً لكن ثق بي , إنه أحد أفضل المبادئ الراسخة في العلم |
Beni zirveye ulaştıran şey, çoğu insanın emekliliği düşündüğü dönemde beni buralara getiren ilkelerden şaşmamamdır. | Open Subtitles | إنها تلك المبادئ الجوهرية التي مكنتني من الإرتقاء إلى قمة التل في الوقت الذي يفكر فيه غالبية الناس بالتقاعد |
Yani o ilkelerden -- bazılarınız Seymour Papert'i tanıyordur, | TED | إذًا مع تلك المبادئ -- ربما يعرف بعضكم سيمور بابرت، |
Bu ilkelerden vazgeçecek değilim. | Open Subtitles | أنا لن أقوم بالتخلي عن هذه المبادئ |
Buraya çok sevdiğim ilkelerden ve topluluklardan konuşmaya geldim, özellikle Doğu Palo Alto, Kaliforniya, çünkü bu kent harika insanlarla dolu. | TED | لقد أتيت هنا لأتحدث عن المبادئ الأولى والمجتمعات التي أحبها... خاصة شرق (بالو ألتو) في (كاليفورنيا)، الممتلئة بأشخاص رائعين. |