"illa" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالضرورة
        
    • لزامًا
        
    • إن كان عليك
        
    • أكان ضرورياً
        
    • توجّب
        
    Yaratıcı edebiyatta illa da bildiğimiz şeyi ya da olduğumuz şeyi yazmamız gerekmiyor. TED فالأدب الخيالي لا يتناول بالضرورة الكتابة عن كينونتنا أو مُدركاتنا أو ماهية هويتنا.
    İlla ki kötü bir fikir olduğundan değil. Yani teoride... Open Subtitles ليس بالضرورة أن تكون فكرة سيئة أعني ، إنها فكرة..
    İnsanların bizi görmemesi illa yalan söyleyeceğimiz anlamına gelmez. TED فقط لأن الناس لا يستطيعون أن يرونا لا يعني ذلك أننا سنكذب بالضرورة.
    İlla bu konuyu açacaksın. Open Subtitles كان لزامًا أن تقولي ذلك.
    Ya da illa gitmen gerekiyorsa, beni de götür. Open Subtitles أو إن كان عليك أن تغادر، دعني أذهب معك
    Tren istasyonu. İlla tren istasyonu olmalıydı sanki. Open Subtitles محطّة قطار أكان ضرورياً أن تكون محطّة قطار
    İlla bir polisle mi çıkman lazımdı sanki? * Kimse bilmez * Open Subtitles لقد توجّب عليك مواعدة شرطي, أليس كذلك ؟ ♪ لا أحد يعلم ♪
    Dolayısıyla ihtiyacımız olan şeyin illa internetin performansına sahip olması şart değil. Fakat bir polis şubesi itfaiye şubesine internet olmadan da ulaşabilmeli veya hastaneler de akaryakıt ısmarlayabilmeli. TED ما نحتاج إليه شيء ليس بالضرورة أن نمتلك أداء الإنترنت, ولكن أن يكون قسم الشرطة قادرا على استدعاء قسم الإطفاء من دون الإنترنت، أو المستشفيات التي تطلب زيت الوقود.
    Ancak bu illa her insana ve her duruma uyarlanmaz, işte bu sebepten dolayı pilotluğu daha kolay hâle getirmemiz gerekir. TED ولكن هذا لا ينطبق بالضرورة على كافة الناس وجميع الظروف، لذا علينا أن نجعل التحليق أسهل.
    Hastalık veya anormallik değildir ve illa ki depresyona, kaygıya ya da kendine güvene bağlıdır anlamına gelmez. TED إنها ليست بمرض أو شذوذ، وليست مرتبطة بالضرورة بالاكتئاب، القلق، أو تقدير الذات.
    Paylaşılanın illa ki çok derin olması gerekmiyor. İşe yarar en küçük şey. TED ليس بالضرورة أن يكون شيئًا عميقًا يتم مشاركته ولم يكن له مثيل من قبل، قد يكون بسيطًا كالسير معًا.
    İlla ki bulmak için yola çıkmasak da gençlerle pornografi hakkında sohbet etmenin muhteşem bir yolu olduğunu da keşfettik. TED نحن أيضا اكتشفنا شيئًا لم نكن بالضرورة نطمح لمعرفته، أنّ هناك طريقة رائعة لإجراء محادثة مع المراهقين حول الإباحية.
    Bu illa ki davranış veya algıyı yavaşlattığı anlamına gelmez. TED وذلك لا يعني بالضرورة أنّها تبطّئ السلوك أو الإحساس.
    Unutmayın, eğer çalışmıyorsa, bu illa ki sizin yüzünüzden değil, tamam mı? TED تذكرأن، اذا لم يعمل لستٌ أنت بالضرورة صاحب المشكلة.
    Her zaman, bunlara sahip olan insanlarla tanışırım, ve illa ki de mutlu değildirler. TED أقابل أناس طوال الوقت الذين لديهم تلك، وهم ليسو بالضرورة سعداء.
    Teknecinin onu istasyondan almış olması illa ki trenden inmiş olduğu anlamına gelmez. Open Subtitles حقيقة أن سائق العبّارة أقلها من المحطة لا تعني بالضرورة أنها قد نزلت من القطار
    Yani, gökkuşağı bilezikleri illa eşcinsel olduğunu göstermez. Open Subtitles الاساور الملونة لا تعني بالضرورة أن تكون شاذ
    Yani, benim manitam falan... ama bana illa da ait değil. Open Subtitles إنها فتاتي و لكن ليس بالضرورة أن تكون ملكاً لي
    Ama hayır, sen illa tüm bunları mahvetmek zorundaydın. Open Subtitles لكن لا، كان لزامًا أن تفسده!
    İlla tanıyorum denmez. Open Subtitles {\fnAdobe Arabic}.ليس لزامًا
    İlla her şeyi etiketleyecekseniz beni "âşık" olarak etiketleyin. Open Subtitles إن كان عليك وضعي في قائمة، فاعتبرني "واقعة في الحب".
    İlla yapacaktın, değil mi? Open Subtitles أكان ضرورياً أن تفعلي هذا؟
    İlla ki başka bir yolu vardı. Open Subtitles حتماً كانت هناك طريقة أخرى توجّب أنْ تقصدينا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more