Benle Chelsea'ya gelirsek Bay Frank'in çantasında gerçekten 1 milyon dolar olduğuna inanamadık. | Open Subtitles | و أنا و "تشيلسي" لم نكن نصدق بوجود مليون دولار بحقيبة السيد "فرانك" |
Sokaklardan senin döndüğünü öğrenince kulaklarımıza inanamadık. Neden geri döndün ki? | Open Subtitles | سمعنا إشاعات أنك عدت لكننا لم نصدق ماسمعناه ، لماذا عدت ؟ |
Sokaklardan senin döndüğünü öğrenince kulaklarımıza inanamadık. | Open Subtitles | سمعنا إشاعات أنك عدت لكننا لم نصدق ماسمعناه ، لماذا عدت ؟ |
"Bizler bile bu yarışmada ne kadar rezalet olduğunuza inanamadık." | Open Subtitles | "حتى نحن لا نصدّق فشلك في هذه المسابقة" |
Ne olduğuna inanamadık. | Open Subtitles | لم نصدّق ما كان يحدث. |
Onu almamız için bizi aradığında inanamadık. | Open Subtitles | عندما أتصلتما بنا من أجل تبنيه لم نستطع تصديق ذلك |
Köydeki tüm yaşlıları yakaladık ve ne bulduğumuza inanamadık. | Open Subtitles | لقد جلبنا جميع الشيوخ من القرية ولم نصدق ماذا وجدنا. |
Bir insana bu kadar korkunç bir şeyin olabileceğine ve onun bu kadar şahsi, bu kadar kişisel bir şeyi bizimle paylaştığına inanamadık. | TED | لم نصدق بأن شيئا بهذه البشاعة يمكن أن يحدث للإنسان، وأنها ستشاركنا إياه -- شيئ شخصي جدا. |
Ama ceset olmadan öldüğüne tam olarak inanamadık. | Open Subtitles | ،لكن بدون جثة لم نصدق أبداً أنه قد توفي |
İnanamadık bile. | Open Subtitles | لم نصدق |
Ne olduğuna inanamadık. | Open Subtitles | لم نصدّق ما كان يحدث. |
İnanamadık. | Open Subtitles | لم نصدّق وحسب |
İnanamadık. | TED | لم نستطع تصديق هذا |