Geçidin açıldığını ilk gördüğümde, gözlerime inanamamıştım. | Open Subtitles | في أول مرّة شاهدت البوابة وهي فعالة لم أصدق عيني |
Alice Gibson, bana neyin peşinde olduğunu anlattı, ama bu kadar dibe batabileceğine inanamamıştım. | Open Subtitles | ولكن لم أصدق أنكِ قد تصلين لهذا المستوى الدنئ |
Evet. Şimdi sizinle tanışana kadar buna kendim de inanamamıştım. | Open Subtitles | نعم ، لم أصدق بنفسي ، حتى إلتقيته ومن ثمّ أصبح واضحاً كوضوح الشمس |
Babam bana Dominik Vizakna'yla nasıl bir ilişkisi olduğundan ilk kez bahsettiğinde Erzebet'in bu kadar alçalabileceğine inanamamıştım. | Open Subtitles | عندما اخبرني والدي للمرة الاولى عن طبيعة علاقتها المتبادلة مع دومنيك فيزكان لم اصدق انها قادرة على مثل هذا الانحطاط |
Ben de bunu Panini yapmak için kullandığına inanamamıştım ama olan bu. | Open Subtitles | حسناً، انا لا أستطيع التصديق أنك إستخدمته يوماً لتحضير سندويش بانيني، لكن... ذلك ما يحصل الآن. |
İnanamamıştım, ta ki şu ana dek. | Open Subtitles | لم أكن أصدق ذلك، وليس حتى هذه اللحظة. |
Bana seni bulduklarını ilk söylediklerinde... buna inanamamıştım. | Open Subtitles | عندما أخبروني أول مرة أنهم وجدوك لم أصدق |
Manzaranın doğal güzelliğiyle büyülenmiştim, fakat daha önemlisi dünyanın bu, gözden ırak ve haşin kısmında mükemmel dalgaları bulacağımıza inanamamıştım. | TED | وكنت مأخوذًا جدًا بالجمال الطبيعي للمناظر الخلابة، ولكن الأكثر أهمية هو أنني لم أصدق أننا عثرنا على الأمواج المثالية. في ذلك الجزء النائي والوعر من العالم. |
İlk gördüğümde gözlerime inanamamıştım. | TED | لم أصدق عيني حين رأيت ذلك لأول مرة |
Kulaklarıma inanamamıştım. | Open Subtitles | لم أصدق أذناي كيف لشخص بهذا الجمال |
ben Shital, Dibak'ın nişanlısı sizin hikayenizi anlattıklarında inanamamıştım ben şahsen bu kadar romantik olamıyorum | Open Subtitles | أنا" شيتال"، خطيبة"ديباك " عندما أخبروني عن قصة حبك لم أصدق أن شخصا ما يمكن أن يملك رومانسية إلى هذا الحد في أيامنا هذه |
Mahallemize taşındığına inanamamıştım. | Open Subtitles | لم أصدق بأنه سينتقل إلى منطقتنا |
O odadan gelen seslere inanamamıştım. | Open Subtitles | لم أصدق الأصوات الصادرة من تلك الغرفة |
Seni gördüğümde gözlerime inanamamıştım. | Open Subtitles | لم أصدق عيني عندما رأيت أنه أنتِ |
Seninle ilk tanıştığımda ne kadar sarhoş ve küstah bir pislik olduğuna inanamamıştım. | Open Subtitles | أتعلم , عندما قابلتك لأول مرة لم أصدق كم أنت سكير وغد - حقا -شكرا لك |
Gerçekten o ormana geri döndüğümüze inanamamıştım. | Open Subtitles | لم اصدق فعلاً بأننا.. عدنا لتلك الغابة مجدداً |
Ne kadar sakin olduğuna inanamamıştım. | Open Subtitles | - كلا شكرا لم اصدق كم كنت هادئا |
- Biliyorum. Başta ben de inanamamıştım. | Open Subtitles | أنا أيضا لا أستطيع التصديق |
Archie'nin ne kadar cesur olduğuna inanamamıştım. | Open Subtitles | "لا أستطيع التصديق كيف أتت لـ(آرتشي) الشجاعه" |
Vincent hayatımı kurtardığında bende başta inanamamıştım. | Open Subtitles | اذ أنقذ(فينسنت) حياتي، ولم أكن أصدق بالبداية |
İnanamamıştım. | Open Subtitles | ولم أكن أصدق .. لذلك |