- Stajyer olarak çalıştığım zamanlar da, inanamayacağın tarzda yaraları olan çocuklar gelirdi. | Open Subtitles | عندما كنت أعمل كطبيب مقيم حضر بعض الاطفال بأصابات لن تصديقها |
Bu karavan inanamayacağın şeylerle dolu. | Open Subtitles | هذه المقطورة مليئة باشياء لن تستطيعي تصديقها |
Çok özel. Bir tarlam var ve inanamayacağın kadar güzel terroir yetişiyor, deriz. | TED | فريدة من نوعها لقد حصلت على قطعة ارض تنتج العنب بشكل لا يمكن ان تصدقه |
Mugatu sana inanamayacağın bir teklifte bulunuyor. | Open Subtitles | لأن موجاتو يقدم لك-عرض لن تصدقه |
Ve inanamayacağın yerlere sporlarını saçabilir. | Open Subtitles | هناك تقارير عن نمو بكتيري يمتد لأماكن لن تصدقها |
Dışarıda inanamayacağın o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأمور بالخارج لدرجة لا تصدقها |
Onu söyletme. İnanamayacağın uzun ve berbat bir hikayedir. | Open Subtitles | لا تشعري بالاندهاش حتى انها قصة طويلة و مزعجة ولن تصدقيها بأي حال |
Bu karavanda inanamayacağın şeyler var. | Open Subtitles | هنالك اشياء في هذه المقطورة لن تستطيعي تصديقها |
İnanamayacağın şeyler. Bana güvenmek zorundasın, tamam mı? | Open Subtitles | أشياء لا يمكنك تصديقها يجب أن تثق بى، حسناً؟ |
Çok kısa bir zaman önce arabam bozuldu, tamir ettirmek için param yok ve inanamayacağın miktarda kredi kartı borcum var. | Open Subtitles | سيارتي تعطلت، ولااستطيع تحمل إصلاحها ولدي بطاقة ائتمانية عليها ديون لاتستطيعي تصديقها |
- İnanamayacağın kadar hızlı. - İnşallah haklısındır. | Open Subtitles | بسرعة لن تقوى على تصديقها - يستحسن بأن تكون صادقاً - |
Daha inanamayacağın bir sürü şey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء كثيرة لا يمكن تصديقها. |
Asla inanamayacağın şeyler gördüm. | Open Subtitles | ! لقد رأيتُ أشياء لن يمكنكَ تصديقها |
Bu, inanamayacağın bir şey. | Open Subtitles | هذا ما لن تصدقه |
Bu, inanamayacağın bir şey. | Open Subtitles | هذا ما لن تصدقه |
Ryan, iki ergen çocuğum ve inanamayacağın bir yapılacaklar listem var. | Open Subtitles | رايان) أنا عندي طفلان مراهقان) قائمة أشياء للقيام بها لن تصدقها |
Onları bulacaksın. İnanamayacağın cevaplar. | Open Subtitles | أجوبة لن تصدقها |
Benim de sana inanamayacağın bir kadın hikâyem var. | Open Subtitles | وأنا لدي قصة امرأة لن تصدقها |
Eğer uğramak istersen büyükbaban hakkında inanamayacağın hikayeler anlatabilirim. | Open Subtitles | بإمكاني أن أخبركِ بعض القصص عن جدكِ لن تصدقيها |
Mutfakta inanamayacağın şeyler var. | Open Subtitles | اعني,هناك اشياء في المطبخ لن تصدقيها |
Bilgin olsun diye söylüyorum, son görüştüğümüz günden bu yana .inanamayacağın değişimlerden geçtim. | Open Subtitles | ولعلمكِ لقد مررت بتغييرات كثيرة تغييرات لن تصدقيها منذ أخر مرة كنتِ معي فيها -مثل أي شيء؟ |