Değerimin ve saygınlığımın bütün hayatım boyunca bildiğim bu kurallara göre belirlendiğine inanarak büyüdüm. | TED | وقد ترعرعت في عالم يؤمن بأن قيمتي ومكانتي تكمن في الالتزام بهذه القواعد التي تربيت عليها طيلة حياتي. |
Bu dünyada, hala bazı sırlar olduğuna inanarak öldü o. | Open Subtitles | لقد مات وهو يؤمن بأن مازال هناك ألغاز فى هذا العالم |
Hiçbir şeye inanmadan yaşayacağıma bir yalana inanarak ölürüm daha iyi. | Open Subtitles | حسنا إذاً .. أفضل الموت مؤمنةً بالكذبة من الحياة دون الإيمان بشيء |
Hiçbir şeye inanmamaktansa bir şeye inanarak ölürüm daha iyi dememiş miydin? | Open Subtitles | لقد قلتي، قلتي أنك تفضلين الموت مؤمنةً بشيءٍ ما، على العيش دون الإيمان بشيء |
Ama sen bana insanlara inanarak güçlü olmanın başka bir yolunu gösterdin. | Open Subtitles | ولكنك أريتني أن هنالك طريقة أخرى لأصبح قوبة بالإيمان بالناس |
John'un Narciss'in nasıl bir adam olması gerektiğine inanarak büyümesini istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريد لجون أن يكبر, معتقداً بأن الرجال تكون على شاكلة نارسيس. |
Buraya daha az vergi ödeyeceklerine inanarak gelmeleri çok önemli. | Open Subtitles | لابد ان يتركوالاجتماع معتقدين انهم سيدفعوا |
Çocuğumuzun beyninin kanıtı olmayan şeylere inanarak yıkanmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن نغسل دماغ طفلنا ونجعله يؤمن بأمور لا برهان على وجودها |
Dostlar sana inanarak yardımcı olur. | Open Subtitles | رفيقك يساعدك لإنه يؤمن بك |
Hayır, hayır, sen yaptığın şeyi inanarak yaptın, o değil. Seni suçlayan yok. | Open Subtitles | هو لم يؤمن لا أحد يلومك |
Phil Coulson, bu fikre inanarak öldü. | Open Subtitles | (فيل كولسون) مات وهو مازال يؤمن بهذه الفكرة، |
Phil Coulson bu fikre inanarak öldü. | Open Subtitles | (فيل كولسون) مات وهو مازال يؤمن بهذه الفكرة، |
Hiçbir şeye inanmadan yaşayacağıma bir yalana inanarak ölürüm daha iyi. | Open Subtitles | حسنا إذاً أنا أفضل الموت مؤمنةً بالكذبة من الحياة دون الإيمان بشيء |
Hiçbir şeye inanmadan yaşayacağıma bir yalana inanarak ölürüm daha iyi. | Open Subtitles | حسنا إذاً أنا أفضل الموت مؤمنةً بالكذبة من الحياة دون الإيمان بشيء |
Hiçbir şeye inanmadan yaşayacağıma bir yalana inanarak ölürüm daha iyi. | Open Subtitles | لا انها كذبة، وسيتسبب لنا جميعاً بالقتل حسنا إذاً أنا أفضل الموت مؤمنةً بالكذبة |
Hicbir seye inanmadan yasayacagima bir yalana inanarak olurum daha iyi. | Open Subtitles | حسنا إذاً .. أفضل الموت مؤمنةً بالكذبة من الحياة دون الإيمان بشيء |
Bazen yalandan inanarak en gerçek olana ulaşırsınız Yalandan inanarak | Open Subtitles | أحياناً تصل إلى ما تتخيله بالإيمان به |
Ama inanırsak yapabiliriz ve inanarak yapıyoruz da. | Open Subtitles | لكن بالإيمان نستطيع، و بالإيمان نفعل |
Sen inanarak onu önledin. | Open Subtitles | أنت أوقفتيه عن طريق تحليكِ بالإيمان. |
Bütün hayatın boyunca, onun gerçek olduğuna inanarak büyürsün ve sonra onun gerçek olmadığını anlarsın... | Open Subtitles | تعيش طفولتك كاملة معتقداً ...أنه حقيقي و من ثم تكتشف العكس |
Babam bunun bir gizem olduğuna inanarak büyümüş. | Open Subtitles | أبي نشأ معتقداً نفسه (هونا) |
Sürünün kalanı daha kolay bir av bulduklarına inanarak duruyor. | Open Subtitles | بينما توقف بقية الأفراد معتقدين أن هدفهم هو الأسهل |
Şimdi, Ocak'ta, 2011'de, devrim başladı ve hayat 18 gün boyunca durdu ve 12 Şubat gününde, saf bir şekilde Kahire sokaklarında bunu kutladık. Devrimin başarılı olduğuna inanarak. | TED | الآن في يناير سنة 2011، بدأت الثورة، فتوقفت الحياة ل18 يوما، وفي ال12 من فبراير، احتفلنا بسذاجة في شوارع القاهرة، معتقدين بأن الثورة قد نجحت. |
Hıristiyanlığa inanarak yetiştirilmem, ikiyüzlülük gibiydi. | Open Subtitles | أنا رفعت لإعتقاد المسيحية كان مرادف بالنفاق. |