"inanmıyordu" - Translation from Turkish to Arabic

    • لم يصدق
        
    • لم يؤمن
        
    • لم يعتقد
        
    • يصدقوا
        
    • تكن تؤمن
        
    Babam demokrasi gelince bile Rusya'nın değişeceğine inanmıyordu. Open Subtitles لم يصدق والدي ابدا حتى مع الديمقراطية ان روسيا يمكن ان تتغير
    Anasını si... 21. asrın ilk yıllarında hiçbir insanoğlu bir adamın bir damla suda mikroskopla yaratıkları incelediği gibi, dünyamızın da gözlendiğine inanmıyordu. Open Subtitles ابن العاهرة فيلم مرعب 4 لم يصدق أحد
    Onun içine şeytan girdiğine inanmıyordu, bu fikre tümüyle karşıydı. Open Subtitles لقد رفض فكرة تملك الشيطان, لقوله أنه لم يؤمن بها
    Linet'in babası Momposhi, kızların eğitimine inanmıyordu. TED لم يؤمن موموشي، والد لينيت، بتعليم الفتيات.
    Galen, ölüm kalım meselesinin sadece Tanrılara bırakılması gerektiğine inanmıyordu. Open Subtitles لم يعتقد جالينوس بأن أمر الموت و الحياة هو شيء متروك ببساطة لأيدي الآلهة
    Kimse bu kanalın açılacağına inanmıyordu. Open Subtitles لم يعتقد أحد أن هذه الشبكة حقيقية
    -Belki ailesi hippiydi ve sünnete inanmıyordu. Open Subtitles ربما كانوا والديه من الـ هيبي ولم يصدقوا بذلك
    İnsanlar bize inanmıyordu. Şimdi inanmalılar. Open Subtitles الناس لا يصدقوننا أما الآن فعليهم أن يصدقوا
    Selefiniz bunu inanmıyordu ve bu yüzden öldürüldü. Open Subtitles المرأة التي كانت في منصبك من قبل لم تكن تؤمن بذلك و... .. حسناً, و هذا تسبب في مقتلها
    Nobuyori, Kiyomori'nin ülkeyi bir ayda ayağa kaldırabileceğine inanmıyordu. Open Subtitles (نوبويوري) لم يصدق بأن (كايوموري) يمكنه استعادة الريف في شهر واحد والآن سيكون هناك سلاماً لبعض الوقت
    Gerçekten var olduğuna kimse inanmıyordu. Open Subtitles لم يصدق احد انه حقيقه
    Bir ruhunun olduğuna inanmıyordu. Open Subtitles لم يصدق ان لديه روح
    Anasını si... 21. asrın ilk yıllarında hiçbir insanoğlu bir adamın bir damla suda mikroskopla yaratıkları incelediği gibi, dünyamızın da gözlendiğine inanmıyordu. Open Subtitles ! إبن العاهره لم يصدق أحد
    İçine şeytan girmiş olabileceği fikrini reddetti, buna inanmıyordu. Open Subtitles لقد رفض فكرة تملك الشيطان, لقوله أنه لم يؤمن بها
    Kimse kaynakçı kıza inanmıyordu ama o kendine inanıyordu. Open Subtitles لم يؤمن أحد بتلك الفتاة التي تعمل باللحام ، لكن لحسن الحظ آمنت بنفسها
    Anthony bütün hayatını bunu bulmaya adamıştı. Kimse gerçek olduğuna bile inanmıyordu. Open Subtitles (أنطوني) كرّس حياته بأسرها لإيجاده، لم يعتقد أحد أنّه حقيقيّ.
    'Benim eşim ve oğlum Cennete inanmıyordu. Open Subtitles زوجي و أبني لم يصدقوا بالجنة
    Bu kadın Tanrıya inanmıyordu. Open Subtitles تلك المرأة لم تكن تؤمن بالله

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more