"inanmaktan" - Translation from Turkish to Arabic

    • الإيمان
        
    • تصديق
        
    • الايمان
        
    • الاعتقاد
        
    • تصديقك
        
    • الأيمان
        
    Aksi takdirde, bir katil olduğuna inanmaktan başka seçeneğimiz yok. Open Subtitles ما عدا ذلك ليس لديه خيار سوى الإيمان بأنه قاتل
    İnsanlar Tanrı'ya inanmaktan hoşlanırlar, çünkü Tanrı karmaşık sorulara yanıt verir. Open Subtitles يفضّل الناس الإيمان بوجود الرب ،لأن ذلك يجيب عن أسئلة معقدة
    Buna inanmak benim kupon hikayeme inanmaktan daha zor, sersem. Open Subtitles هذا اصعب من تصديق قصت اليانصيب التي احكيها, يالعين
    Kaldıramayacağım şeylerden biri her şeyden çok onun gibi olmak istediğim ağabeyimin bazı şeylere inanmaktan vazgeçmesidir. Open Subtitles أحدهما هو اننى لااحتمل ان ارى اخى الاكبر الّذي هو كل شيئ أريد أن أكونه يبدأ بفقدان الايمان
    Biz birbirimize aitiz. Ve buna inanmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Open Subtitles نحن ننتمي لبعضنا ولن أتوقف عن الاعتقاد بذلك أبداً
    * Bitiremediğim bir parça * * Artık vazgeçtim, inanmaktan sana * Open Subtitles * لكني سأكلمه * * الآن قد انتهيت من تصديقك *
    O zamanlar tam bir karamsarlık içindeydim, ama "biz"e inanmaktan asla vazgeçmedim. Open Subtitles لقد كنت في مكان جميل ومظلم في ذلك الوقت لكن لم اتوقف ابدا عن الأيمان بنا
    Çünkü, Piper, bize ve güçlerimize inanmaktan başka bir şansım yok. Open Subtitles لأنني لا أملك أيّ خيار، عدا الإيمان... بقدراتنا... و الإيمان بسحرنا
    Bu işte benim kadar süre geçirince tesadüflere inanmaktan vazgeçiyorsun. Open Subtitles -عندما تُمضِي ما أمضيتُ بهذا العمل ستتوقّفُ عن الإيمان بالمصادفات.
    Brian, seninle kilisede tanıştığımız gün benimle oturup saatlerce inanmaktan ve avunmaktan bahsettin. Open Subtitles براين , في ذلك اليوم الأول عندما قابلتك في الكنيسة جلست و تحدثت الي لساعات عن الإيمان و المواساة
    İnançlı olmak inanmaktan daha önemlidir. Open Subtitles من المهم أن يكون لديك الإيمان على ان تصّدق
    Aşka inanmaktan vazgeçersek neden yaşamak isteyelim? Open Subtitles لو برحنا عن الإيمان بالحبّ، فلمَ عسانا نرغب بالحياه؟
    İnsanları parayı onları öldürtmek için verdiğini inanmaktan nasıl vazgeçireceksin? Open Subtitles مالذي سيمنع أي شخص من تصديق أنكِ عرفتِ أن ذلك المال كان من أجل قتل الناس؟
    Ama birbirimize inanmaktan asla vazgeçmemeliyiz. Open Subtitles ولكن يجب علينا ألا نتوقف تصديق بعضنا البعض.
    Bunu yaptığınızda, Hanna'ya inanmaktan başka şansı olmayacak. Open Subtitles اذا فعلتم ذلك، لن يكون لديها اي خيار سوى تصديق هانا
    Herhangi biriniz Tanrı'ya inanmaktan vazgeçseydi, size şunu sorardım yarın dışarı çıkıp komşunuzu öldürür müydünüz? Open Subtitles لو اياً منكم توقف عن الايمان بإله دعوني أسألكم هل ستخرجون و تقتلوا جاركم؟
    Ama bu, onlara inanmaktan vazgeçmemiz anlamına gelmez. Open Subtitles لكن هذا لا يعني أن نتوقف عن الايمان بهم
    Bak, erkekler tarafından benim kadar sık canın yandığında, seni kurtarmaya gelecek olan... beyaz atlı prens masalına inanmaktan vazgeçersin. Open Subtitles اسمعي عندما تتعرضين للغدر من الرجال بقدري تتوقفين عن الايمان بفكرة القصة الخيالية عن الرجل على الحصان الابيض الذي ياتي لإنقاذك
    Biz sadece bir çıkış arıyorduk ve kaçışımızın deney sayesinde olacağına inanmaktan hiç vazgeçmedik. Open Subtitles كنا نبحث عن وسيلة للخروج وحسب، ولم نتوقف قط عن الاعتقاد بأن التجربة كانت وسيلة فرارنا.
    Tanrı'ya inanmaktan falan bahsetmedin. Open Subtitles تحدثتم أبدا عن الاعتقاد في الله
    Artık sana inanmaktan vazgeçtim Open Subtitles لقد تعبت من تصديقك
    Adam herhangi bir şekilde inanmaktan aciz. Open Subtitles هذا الرجل غير قادر على فهم معنى الأيمان

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more