| İnanması zor olabilir ama aslında sana yardım etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | قد يكون هذا صعب التصديق ولكننى فى الحقيقة أحاول مساعدتك |
| William, bunun inanması zor olduğunu biliyorum ama yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | ويليام , أعلم بأن هذا صعب التصديق ولكنّي أريد أن أساعدك |
| İnanması zor ama, bu mesaj aniden bütün filoda yayınlandı. | Open Subtitles | , أعلم أنه من الصعب تصديق ذلك لكن الرسالة تم إمرارها للسفينة كلها |
| İnanması zor ama sanırım doğru. | Open Subtitles | من الصعب تصديق ذلك لكنني أعتقد أنّها الحقيقة |
| Birinin düğün masraflarını, kardeşinin karşıladığına inanmak çok zor. İnanması zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن الأخ هو الذي يدفع تكاليف الزفاف |
| Biliyorum inanması zor ama yemin ederim bu gerçek. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب تصديق هذا لكن أقسم إنها الحقيقة |
| İnanması zor, biliyorum. - Evet, çünkü doğru değil. | Open Subtitles | جيك, أعرف أن هذا أمر يصعب تصديقه نعم, 'السبب انه ليس حقيقيا |
| İnanması zor ama, ben sıradan biriyim. | Open Subtitles | قد يكون هذا صعب التصديق ولكنني فقط أبحث عن المرح |
| İnanması zor ama sizler bayağı ilerisiniz. | Open Subtitles | أعرف أن هذا صعب التصديق وأنتم متطورون كثيرا |
| İnanması zor ama seni korumaya çalışıyordum. | Open Subtitles | هذا صعب التصديق , ولكنني كنت أحاول حمايتك |
| İnanması zor ama birlikte konserlere giderdik. | Open Subtitles | من الصعب تصديق ذلك,لكنهم اعتادوا الذهاب للحفلات معاً |
| Yüksek sesle söyleyince inanması zor. Evet. | Open Subtitles | من الصعب تصديق ذلك عندما تقولينه بصوت مرتفع |
| İnanması zor çünkü az önce oldukça yakın bir ilişkiniz varmış gibi bir tablo çizdiniz. | Open Subtitles | من الصعب تصديق ذلك لأنك تَواً رسمت صورة علاقتِكَ به بكونها قَريبة جداً، قَريبة جداً. |
| İnanması zor ama bu akşamki dövüş Atlantic City Arena'sının vedası sayılır. | Open Subtitles | إنه من الصعب التصديق ولكن مباراة الوزن الثقيل الليلة تعتبر أهم الاحداث على الحلبة الكبيرة لمدينة أطلانتا القديمة |
| İnanması zor ama bu akşamki dövüş bir bakıma buradaki veda gösterisi. | Open Subtitles | انه من الصعب التصديق ولكن مباراة الوزن الثقيل الليلة تعتبر أهم الاحداث على هذه الحلبة الاسطورية |
| İnanması zor ama her zaman böyle şirin ve sevimli biri değildim. | Open Subtitles | ،أعلم أن من الصعب تصديق هذا لكنني لم أكن بمثل هذا الود واللطافة دائمًا |
| İnanması zor ama her zaman böyle şirin ve sevimli biri değildim. | Open Subtitles | ،أعلم أن من الصعب تصديق هذا لكنني لم أكن بمثل هذا الود واللطافة دائمًا |
| Ki yaptığım işe baklınca buna inanması zor geliyordur, biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم أن هذا أمر يصعب تصديقه أنت تعلمين بسبب طبيعة عملي |
| İnanması zor ama bir zamanlar çok güzel bir ülkeydi. | Open Subtitles | صعبٌ التصديق, ولكنها كانت بلدً جميله في وقت ما. |
| İnanması zor biliyorum ama neredeyse 400 yaşındayım. | Open Subtitles | ؟ يصعب التصديق, أعلم ذلك, ولكنني أبلغ من العُمر ما يُقارب 400 عام. |
| Biliyorum, inanması zor, ama bu tarz şeylerde... - ...gerçekten... | Open Subtitles | أعلم، يصعب تصديق هذا أنا مفيد في شيء ما، لكن... |
| İnanması zor olabilir ama benim içimin de cız ettiği şeyler oluyor. | Open Subtitles | قد يصعب عليك تصديق ذلك أن في قلبي مواضع حنان |
| İnanması zor. | Open Subtitles | يصعب عليّ تصديق هذا. |
| İnanması zor ama New York'ta bu otelde olduğundan daha yalnız olabilirsin. | Open Subtitles | من الصعب أن تصدق ، لكن يمكنك أن تكون أكثر وحدة فى نيويورك عن فى هذا الفندق |
| İnanması zor, ama annen Kizzy bir zamanlar tazeydi. | Open Subtitles | من الصعب تصديق الأمر ، لكن والدتك (كيزي) كانت صغيرة يوم ما |
| Biliyorum, biliyorum inanması zor ama öyle. | Open Subtitles | و أنا أعلم بأنه من الصعب تصديقه .. لكنّي بالفعل |
| İnanması zor. | Open Subtitles | هذا صعبٌ تصديقه |
| Evet, inanması zor olsa da her karşına çıkanın niyeti seni düzmek değildir. | Open Subtitles | نعم ، ليس كل شخص يريد ان يعبث معك ، حتى لو صعب تصديق ذلك |