Sonu olmayan merağa sahipsiniz, bu inatçılık ve kararlılık başkaları ne derse desin devam etmenizi sağlayan şey. | TED | لديك هذا الفضول الهائل هذا العناد هذا النوع من الإرادة الحازمة التي ستدفعك إلى الأمام بغضّ النظر عن ما يقوله الآخرون |
Son baktığımda, inatçılık sekiz faziletten biri değildi. | Open Subtitles | على حد علمي العناد ليس من الصفات الحميدة |
Bana sorarsan, kız sadece inatçılık ediyordu. | Open Subtitles | لقد كانت ليلة طويلة علينا جميعا. حسننا إذا سألتنني أقول إنها كانت عنيدة |
Ölen hayvanlar bile inatçılık yapar. | Open Subtitles | حتى الحيوانات المحتضرة يمكن لها أن تكون عنيدة |
Bu inatçılık olmasa futbol takımı da olmazdı sanırım. | Open Subtitles | أعتقد بأن إذا أنت ما كنت عنيد .. لنيكونهناكفريق كرةقدم. |
İnatçılık yapma. Yardım edebileceğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أنظر ، لا تكن عنيداً أنت تعلم أنه يمكنني مساعدتك |
Sen ise hâlâ aynen seninle tanıştığım gün ki gibi inatçılık yapıyorsun. | Open Subtitles | ولا زلت تتصرف بعناد كالعادة كنفس اليوم الذي إلتقيت به بك |
Eğer yanılıyorsan, buna inatçılık derler. Fakat eğer haklıysan, birden prensip sahibi biri olursun. | Open Subtitles | يسمى عناداً فقط إن كنت مخطئا أما إذا كنت محقاً |
Bu tip bir inatçılık seni Tea Party ile aynı kefeye koyuyor. | Open Subtitles | هذا العناد لا يجعلك أفضل من الحزب الرّجعي |
İnatçılık genetik anlaşılan. Kanımızda dolaşıyor. | Open Subtitles | يبدو أن العناد صفة متوارثة في العائلة إنه أمر ي دمائنا |
Güzel, inatçılık ve itaatsizlik etmeyi bırakabiliriz demek ki. | Open Subtitles | جيد ، إذا يمكننا أن نُحجم كل هذا العناد و التمرد |
CA: Ama Linux' ta geliştirme esnasında bu inatçılık bazen seni diğerleriyle ihtilafa düşürdü. | TED | كريس أندرسون: لكن خلال فترة تطوير لينكس، ذاك العناد جعلك أحياناَ في صراع مع باقي الناس . |
inatçılık kesinlikle bir aile özelliktir. | Open Subtitles | . العناد ، بالتأكيد صفة في العائلة |
Tanrım, temiz bir başlangıç şansı tanımıştın, ve ben söylemek istemediğim, aptalca bir şey söyledim... ve sözümü geri alamayacak kadar da inatçılık yaptım. | Open Subtitles | أعني تعطيني فرصة أخرى وقولي لأشياء سخيفة لم أقصدها وكنت عنيدة جداً لأتراجع عنها |
İnatçılık yaptığım için özür dilerim. | Open Subtitles | و أنا آسفة لأنّي كنت عنيدة جدّاً |
İnatçılık etme, bırak gideyim. | Open Subtitles | لا تكون عنيدة جدا! اسمحوا لي أن انتقل! |
Neden bu kadar inatçılık yapıyor bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلـم لماذا هـو عنيد للغايـة بشأن هذا |
Madem inatçılık edip o eve taşınmıyorsun ki oraya taşınmak kaderinde var biliyoruz anneni bir bodrumda yaşamaya mı zorlayacaksın? | Open Subtitles | حسنا, لذا بما أنك عنيد ...للأنتقال لذلك المنزل ...مثل كلنا نعلم بأنه قدرك ...ستجبر أمك |
Şimdi bin, sonra inatçılık edersin. | Open Subtitles | إدخل الآن. أنت يمكن أن تكون عنيد لاحقا. |
Onu gördükten sonra daha fazla inatçılık edemezdim. | Open Subtitles | عندما رأيتها لم يعد بإمكاني أن أكون عنيداً أكثر من ذلك |
Sana yardım ediyordum, şimdi sen inatçılık yapıyorsun. | Open Subtitles | كنتُ أساعدكِ، إتفقنا؟ الآن أنتِ من يتصرف بعناد. |
Diğerlerinin inatçılık ve başarısızlık gördüğü yerde, ben büyük potansiyel görüyorum. | Open Subtitles | حيث يراه الأخرين عناداً وفشلاً .أَرى إمكانيةً عظيمةً |
İnatçılık et bakalım. Bari güzelce izle. | Open Subtitles | كُـن عنيدا إذن والق نظرة فاحصة |