Bu laboratuvar, bulaşıcı bakteri özelliklerini inceleyen İskoç bilim insanı Alexander Fleming'e ait. | TED | ينتمي هذا المختبر إلى أليكسندر فلمنغ، وهو عالم إسكتلندي يدرس خصائص البكتيريا المعدية. |
Oh Dae-su'yu inceleyen, Oh Dae-su üzerinde uzmanlaşmış bir bilim adamı. | Open Subtitles | طالب يدرس أوه دايسو يكتسب الخبرة من أوه دايسو |
Yalnızca mikroskopla görülebilen şeyleri inceleyen biriydi. | Open Subtitles | أنه الشخص الذي يدرس الامور التي يمكنك فقط رؤيتها بالمجهر |
1920'lerde, bulutsuları inceleyen astronomistler bulutsuların nasıl hareket ettiğini öğrenmek istedi. | TED | في العشرينات من القرن الماضي، علماء الفلك الذين يدرسون في نيبولي أرادوا معرفة كيفية تحرك المجرات |
Sıvıların akışını inceleyen bilim insanları ketçap ve şen arkadaşlarının nasıl çalıştığını halen aktif olarak araştırıyor. | TED | العلماء الذين يدرسون تدفق السوائل مازالوا يبحثون بنشاط عن كيف يعمل الكاتشب و أشباهه من السوائل. |
Bir mikroskopla, bir damla suda çoğalan ve birleşen yaratıkları inceleyen bizlerin yakından incelendiğini kimse hayal edemezdi. | Open Subtitles | ما كان بوسع أحد تصور أننا مراقبين كشخص يدرس عبر المجهر المخلوقات التي تتضاعف وتتكاثر بقطرة الماء |
Bu tip grafikleri inceleyen araştırmacılar şunun gibi sorular soruyorlar: "Bu düğüm diğerinden ne kadar uzakta?" | TED | يدرس الباحثون في مثل هذه المخططات أسئلة مثل، "كم يبعد هذا الرأس عن هذا الرأس؟" |
Terminal balistik, bir merminin hedefini vurduğunda yarattığı hasarı inceleyen bilim dalıdır. | Open Subtitles | علم المقذوفات يدرس جسمًا... يصيب هدفه والدمار الذي خلّفه |
Ağaç genlerini inceleyen birine. | Open Subtitles | أحتاج شخص ما يدرس جينات الأشجار |
Seni kırmak istemem Jack ama sen böcek, çamur ve dışkı inceleyen elemansın. | Open Subtitles | أكره قول هذا لك يا"جاك"لكنك الرجل الذي يدرس الحشرات,الوحل,والفضلات إنــه أمر لا يستحق أن تُغتال من أجله |
Bu yüzyılın başlarında evrenin dış alanlarını inceleyen bilim insanları, sıcak, yoğun, büyük bir patlamayla başlayan bir evrenden bekleyeceğiniz gibi yalnızca her şeyin birbirinden uzaklaşmakla kalmayıp aynı zamanda evrenin genişlemesinin hızlanıyor gibi göründüğünü doğruladılar. | TED | في مطلع هذا القرن، العلماء الذين يدرسون المراكز الخارجية للكون أكّدوا أنه ليس فقط كل شيء يتحرك بعيداً عن الأشياء حوله، كما نتوقع حدوثه في الكون الذي بدأ من الانفجار العظيم، إلا أن تمدد الكون يبدو أنه في تسارع. |
Otomatik sistemleri inceleyen araştırmacılar, makinelerin programlama etiğinin karmaşık problemlerine göndermede bulunan felsefecilerle iş birliği yapıyor. Bu ise, varsayımsal ikilemlerin bile gerçek dünya ile çarpışmasına son verebileceğini gösteriyor. | TED | وهكذا يتعاون الباحثون الذين يدرسون الأنظمة الذاتية مع الفلاسفة لمعالجة المشكلة المعقدة من خلال برمجة الأخلاق في آلالات، مما يدل كذلك على أن المعضلات الافتراضية يمكن أن ينتهي بها المطاف بالتعارض مع العالم الحقيقي. |