Genellikle sol insan doğasının iyi olduğuna inanıyor, insanları bir araya getirin, duvarları yıkın ve her şey yolunda olacak. | TED | ولذلك يعتقدُ اليساريون عامةً أن الطبيعة البشرية هي جيدة: تجمعُ الناس معًا وتهدمُ الجدران وسيكون كل شيء على ما يرام. |
Beyler, şahsım da insan doğasının güvenilmezliğine karşı kördü bir zamanlar. | Open Subtitles | أيها السادة , أنا أيضاً كنت أعمى عن خطورة الطبيعة البشرية |
Bence ön yargı ve taraflılık insan doğasının temel bir ikililiği. | TED | أعتقد أن التعصب والتحيز يوضح الازدواجية الجوهرية في الطبيعة البشرية |
Bu yüzden suçlanmayı kabul etmiyorum. Merak insan doğasının bir parçasıdır. | Open Subtitles | أرفض تحمّل هذا اللوم الفضول هو جزء من طبيعة البشر |
İnsan doğasının daha sade bir suretinden kaçınmak çiğ renkçiliğin temel inançlarına sahip olduğunuzu gösterir. | Open Subtitles | إنها تشكل المبادئ الأساسية لمذهب الرسم المتحرر بتجنبها لترجمة طبيعة البشر الحرفية |
Bu insan doğasının tuş takımı gibi. | TED | والأمر يظهر مثل إدارة قرص الطبيعة البشرية. |
Öyleyse insan doğasının boyutlarının bazılarına bir bakalım. Gelişim için odayı terk ediyor gibi gözüküyor | TED | دعونا نلقي نظرة على أبعاد الطبيعة البشرية التي تترك بعض المساحة للتطوير |
İngiltere’ye döndüğünde, Soğuk Savaş süper güçlerinin birbirlerini nükleer yok oluşla tehdit ettiklerini görünce insan doğasının temellerini sorgulamaya mecbur kalmıştı. | TED | وعندما عاد إلى إنجلترا وجد القوى العظمى في الحرب الباردة تهدد بعضها البعض بالإبادة النووية، شعر بضرورة استجواب جذور الطبيعة البشرية. |
Ve korkarım ki, burada yine bir iyi haber kötü haber hikayesi durumundayız ahlaksal hayal gücü insan doğasının bir parçası olması ile ilgili. | TED | وأخشى، أن يكون لدينا قصة أخرى من الأخبار الجيدة و الأخبار السيئة، وهو أن الخيال الأخلاقي جزء من الطبيعة البشرية. |
İnandığımız ikinci şey ise şu, bizler insan doğasının mizacıyla ilerlemeye inanıyoruz. | TED | الشيء الثاني في اعتقادنا ، هو أننا نعتقد بالرجوع للأصل في الطبيعة البشرية |
Ve bu benim için gerçek bir bulmaca oldu, insan doğasının bir tür öğrencisi gibi. | TED | وهذا الأمر كان أشبه بالمعضلة الحقيقية بالنسبة لي كوني باحثة في الطبيعة البشرية. |
İnsan doğasının bu yönünün yeterince tartışılmadığını farkettim. | Open Subtitles | أرى أن هذا الجانب من الطبيعة البشرية لم يُدرس بشكل كافٍ |
İnsan doğasının karanlık tarafı her bireyde vardır. | Open Subtitles | تعلم، الجانب المظلم من الطبيعة البشرية موجودة في كل شخص. |
İnsan doğasının iyi bir örneği, değil mi doktor? | Open Subtitles | تقاسم ممتاز مع الطبيعة البشرية أليس كذلك أيها الطبيب؟ |
Cevaplanmamış en eski sorular bunlardır ve bu cevapları bulmak istemek insan doğasının önemli bir parçasıdır. | Open Subtitles | انها من أكثر الاسئلة ديمومة والعثور على اجوبة لها هو من صميم الطبيعة البشرية |
Cevaplanmamış en eski sorular bunlardır ve bu cevapları bulmak istemek insan doğasının önemli bir parçasıdır. | Open Subtitles | انها من أكثر الأسئلة ديمومةً والعثور على اجوبة لها هو في الصميم من الطبيعة البشرية |
Deney, şeyi düşündürüyor... insan doğasının işlenebilirliğini. | Open Subtitles | إن التجربة علمت شيئاً حول تكوين الطبيعة البشرية |
İnsan doğasının en kötü kısmının bilgisayarlaştırılmış versiyonu. | Open Subtitles | أجل, إنها نسخة حاسوبية لأسوء جزء من طبيعة البشر |
Ama bunu yapan teknoloji mi yoksa insan doğasının teknolojiyi suçlama biçimi mi? | Open Subtitles | لكن هل الملام هنا هي التكنلوجيا أم طبيعة البشر في استخدامها؟ |
İnsan doğasını alt etmem gerekecek ve genetik, insan doğasının temelini oluşturuyor o yüzden insan doğasının değişmesi zordur. | Open Subtitles | سأضطرّ للتغلّب على طبيعة البشر، والجينات هي أساس طبيعة البشر، لذا فإنّ من الصعب تغيير طبيعة البشر. |
Bu gibi durumlar insan doğasının nefret yönünü ortaya çıkarır. | Open Subtitles | تخرج الجانب البغيض فى طبيعة البشر |
İnsan doğasının, sonsuz derecede sürpriz yapma kapasitesi vardır. | Open Subtitles | الطبيعه البشريه لديها القدره على المفاجأه |