Yumuşak derisi cayır cayır yanacak, minicik irin taneleri çıkacak acı içinde kıvranacak. | Open Subtitles | جلده الناعم يحترق ببطء وتتفجر عليه فقاعاتٍ صغيرة من القيح. ويصرخ من الألم... |
Yaranın ufacık ağzı temiz bir şekilde iyileşirken daha derindeki yaranın iltihabı boşalmış ve etrafına sızmış hiçbir yüzeysel belirtinin olmadığı kas dokusuna gömülerek irin çukuru hâline gelmiş. | Open Subtitles | بينما الجروح الصغيرة تلتئم بنظافة الجروح العميقة تتقرح وتشكل جيب من القيح حول الجرح، مدفونة في أنسجة العضلة |
- Ne? İçi irin ve mikrop dolu bir çıban... | Open Subtitles | دُمّل، قرحة، بثرة قيح خبيثة. |
Annenin kestaneden akan irin. | Open Subtitles | إنّه قيح من أمّك القردة |
İrin akıtmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد التقيح |
Kadınların belsoğukluğunu anlayamamaları ciddi bir problem teşkil ediyor... çünkü kendilerinde irin gibi belirleyici şeyler gözükmüyor... ve enfeksiyon kaptıklarını anlamıyorlar... ve elbette bir müddet sonra enfeksiyon rahime ve fallop tüplerine bulaşabiliyor... ve "pelvik iltihap hastalığı" dediğimiz bir soruna yol açıyor... ve irin bu kanallarda dolaştıkça kanalların büzüşmesine sebep oluyor. | Open Subtitles | بينما تَقتربُ الإمرأةُ مِنْ هزةِ جماع، هي قَدْ تَحسُّ صعب الذي يَخْفقُ مهبلَها و؟ فيها؟ |
Nörotoksitin yayıImasına engel olur, hücresel parçalanmayı başlatır ve vücudundaki her delikten kan ve irin fışkırır. | Open Subtitles | يتداخل مع سم الأعصاب و يبدأ تفجر الخلايا و سوف تخرج دم و صديد من كل ثقب في جسمك |
Koldaki irin, ön beyinde soruna neden olmaz. | Open Subtitles | الصديد على ذراعه لا يسبب مشاكل بمقدم المخ |
Yaranın ufacık ağzı temiz bir şekilde iyileşirken daha derindeki yaranın iltihabı boşalmış ve etrafına sızmış hiçbir yüzeysel belirtinin olmadığı kas dokusuna gömülerek irin çukuru hâline gelmiş. | Open Subtitles | بينما الجروح الصغيرة تلتئم بنظافة الجروح العميقة تتقرح وتشكل جيب من القيح حول الجرح، مدفونة في أنسجة العضلة |
Sapık, hiç oynayamamasına ve yüzü irin ve sivilce dolu olmasına rağmen tüm iyi rolleri ona veriyordu. | Open Subtitles | لقد أعطاه الشاذ جميع الأدوار الجيدة مع العلم إنه وقتها لا يستطيع التمثيل بسبب إصابته بطفح جلديّ مع ذلك القيح و البثور المنتشرة بجسمه. |
Yoksa bağırsaklarına irin dolmuş gibi hissedersin. | Open Subtitles | والا شعرت بان القيح يملأ جوفك |
Ah, irin, kızarıklık ve ateş. | Open Subtitles | القيح و الاحمرار و الحمى |
İrin akar oldu. | Open Subtitles | القيح يتسرّب منها |
Bir hafta içinde irin çıkmazsa, tam bir iyileşme gösterecektir. | Open Subtitles | إن لم يكن هناك صديد ( قيح ) خلال اسبوع فبامكانه أن يستعيد صحته بشكل كامل |
Ama yine de irin akıtmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكنني مازلت لا أريد التقيح |
"İrin akıtmak" iğrenç bir söz. | Open Subtitles | "التقيح" كلمة مروعة |
Mesela birisinin penisinde irin varsa ve tuvalete gittiğinde... oraya tutup daha sonra elini gözüne sürerse... kolaylıkla bu bakteri gözüne bulaşabilir. Başka yolları da var sadece biraz düşünmeniz yeterli. | Open Subtitles | بعد هزةِ الجماع، يَنحسرُ الإنتصابَ بسرعة |
Ve de çükünden irin akacak. | Open Subtitles | وانت لديك صديد يخرج من قضيبك او شيئا كهذا |
Ekselansları, Majesteleri'nin bacağındaki yara, ne yazık ki tekrar irin topladı. | Open Subtitles | سموك القرحة في ساق جلالة الملك أصبحت تسد الصديد مجددا |