Doğru bir isabet istasyonu yok edebilecek bir zincirleme reaksiyon başlatacak. | Open Subtitles | أي ضربة دقيقة سيُبدأ تفاعل متسلسل وذلك يجب ان يدمر المحطة |
Her mesafeden, herkesten daha iyi isabet edeceklerine bahse girerim. | Open Subtitles | أراهن على أنهم قادرون على إصابة الهدف على أية مسافة |
Vurduğunuz toplardan bir tanesi minibüsümün ön camına isabet etti. Önemli değil. | Open Subtitles | أجل ، يبدو أنّ إحدى كراتك للغولف أصابت حاجب الريح في شاحنتي |
Demek ki doğrudan isabet eden bir mermi kadar sert çarpmamış. | Open Subtitles | إنها ممزقة مما يعني أنها أخترقت بقوة أقل من ضرب مباشر |
Düğmeye isabet edersen, yarım Dolar veririm. | Open Subtitles | الزر الثاني أعطيك 6 دولارات إن أصبت الزر |
Bir kurşun doktorun kasığına isabet etti, ikincisi boşa gitti üçüncüsü de kulağımı sıyırdı. | Open Subtitles | أصيب الدكتور برصاصة في أعلى الفخد، والثانية في الهواء والطلقة الثالثة إحتكت بأذني |
Sabot mermisinin isabet ettiği yerde oluşan yanık izine bakın. | Open Subtitles | إنظرْ إلى علامةِ التلويحَ حيث ضربة القبقابَ المستديرةَ. ذابَ خلال. |
Böyle bir isabet daha alamayız. - Bana Yıldız Filosu Komutanlığını bağlayın. | Open Subtitles | إن أسلحتم قوية للغاية يا سيدي لا يمكننا تحمّل ضربة أخرى كهذه |
Birkaç kez isabet olursa kim çöpü boylar tahmin et. | Open Subtitles | أكثر من ضربة وخمن من سينتهي أمره في سلة المهملات؟ |
Kime verdin? Tamam, üç tam isabet atış şans eseri değildir, JT. | Open Subtitles | لمن اعطيته؟ حسناً ثلاث طلقات في الهدف , لم تكن تلك حظاً |
Bu bombaların sizce ne kadarı bu 700 dönümlük fabrikaya isabet etti? | TED | كانت النسبة المئوية لإصابة الهدف حينها التي استطاعت فيها القنابل حقاً السقوط داخل محيط المصنع الذي يبلغ 700 فدان |
İlk kurşun Başkan'ın başına isabet ediyor ama bazıları tam ters tarafa bakıyor. | Open Subtitles | الرصاصة الأولي أصابت الرئيس من المقدمة ولكن بعض الأشخاص .. ينظرون في الإتجاه العكسي |
Biliyoruz ki biri başına isabet ederek Kennedy'yi öldüren kurşundu. | Open Subtitles | ونعلم أن واحدة منهما القاتلة أصابت الرأس وقتلت كينيدي |
1898'de ise bir dakika içinde hedef merkezine beş mermi isabet ettiriyorlardı. | TED | وبعد ذلك وجدوا، في عام 1898، أنهم تمكنوا من إصابة نقطة الهدف بحوالي خمس رصاصات خلال دقيقة واحدة. |
Diğerinin duvardaki bir kedi resmine isabet ettiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم أن شخصاً آخر ضرب صورة القطة على الجدار؟ |
3 kez 12'den isabet ettirirsem 10 dolar alırım. | Open Subtitles | أدفع لك 10 دولارات إن أصبت الهدف 3 مرات على التوالى. |
İkincisi de, altgeçidin orada dururken bir merminin isabet ettiği... | Open Subtitles | الثانى: الرجل الثالث الجريح جيمس تيج أصيب بطلق طائش |
İlk muayenede ölüm sebebi olarak, göğse isabet eden kurşun görünüyor. | Open Subtitles | الفحص الأولي يشير إلى أن سبب الموت هو طلقة نار بالصدر. |
Görüşünüz açık değil ve tüfekle yapılacak atış onu geçip başkasına isabet edebilir. | Open Subtitles | ليس لديك رؤية عليها و طلقة قناص قد تخطئها و تصيب شخص اخر |
İki tarafta da isabet oranını arttıracak deniz mühendisleri var. | Open Subtitles | لديك مهندسيين بحريين على كلتا الجانبين إجراء تعديلات لتحقيق أقصى قدر من الدقة. |
Tebrikler çaylak. Üç atış, üç isabet. | Open Subtitles | أحسنت أيها الإختباري ثلاث طلقات, ثلاث إصابات |
Oldukça hızlıyım. Tam isabet. | Open Subtitles | وأنت لا تزال سريعاً مباشرةً في عين الثور. |
Pratikte Norden vizörü 20.00 feet'ten bir bombayı turşu fıçısına isabet ettirebilir, ancak sadece mükemmel koşullarda. | TED | اثناء استخدامه .. فموجه نوردن للقنابل يستطيع اصابة برميل مخلل من على ارتفاع 20 الف قدم ولكن هذا في الظروف المثالية |
Cates, çalışanlardan birini paralamış. Pompalardan birine, tam isabet. | Open Subtitles | قتل كيتس احد السكان المحليين ادى الرصاصات اصابت واحدة من مضخات الوقود. |
Tam isabet Bay Ted. | Open Subtitles | طلقة موفقة ياسيد تيد |