"isabet" - Translation from Turkish to Arabic

    • ضربة
        
    • الهدف
        
    • أصابت
        
    • إصابة
        
    • ضرب
        
    • أصبت
        
    • أصيب
        
    • طلقة
        
    • تصيب
        
    • الدقة
        
    • إصابات
        
    • الثور
        
    • اصابة
        
    • اصابت
        
    • موفقة
        
    Doğru bir isabet istasyonu yok edebilecek bir zincirleme reaksiyon başlatacak. Open Subtitles أي ضربة دقيقة سيُبدأ تفاعل متسلسل وذلك يجب ان يدمر المحطة
    Her mesafeden, herkesten daha iyi isabet edeceklerine bahse girerim. Open Subtitles أراهن على أنهم قادرون على إصابة الهدف على أية مسافة
    Vurduğunuz toplardan bir tanesi minibüsümün ön camına isabet etti. Önemli değil. Open Subtitles أجل ، يبدو أنّ إحدى كراتك للغولف أصابت حاجب الريح في شاحنتي
    Demek ki doğrudan isabet eden bir mermi kadar sert çarpmamış. Open Subtitles إنها ممزقة مما يعني أنها أخترقت بقوة أقل من ضرب مباشر
    Düğmeye isabet edersen, yarım Dolar veririm. Open Subtitles الزر الثاني أعطيك 6 دولارات إن أصبت الزر
    Bir kurşun doktorun kasığına isabet etti, ikincisi boşa gitti üçüncüsü de kulağımı sıyırdı. Open Subtitles أصيب الدكتور برصاصة في أعلى الفخد، والثانية في الهواء والطلقة الثالثة إحتكت بأذني
    Sabot mermisinin isabet ettiği yerde oluşan yanık izine bakın. Open Subtitles إنظرْ إلى علامةِ التلويحَ حيث ضربة القبقابَ المستديرةَ. ذابَ خلال.
    Böyle bir isabet daha alamayız. - Bana Yıldız Filosu Komutanlığını bağlayın. Open Subtitles إن أسلحتم قوية للغاية يا سيدي لا يمكننا تحمّل ضربة أخرى كهذه
    Birkaç kez isabet olursa kim çöpü boylar tahmin et. Open Subtitles أكثر من ضربة وخمن من سينتهي أمره في سلة المهملات؟
    Kime verdin? Tamam, üç tam isabet atış şans eseri değildir, JT. Open Subtitles لمن اعطيته؟ حسناً ثلاث طلقات في الهدف , لم تكن تلك حظاً
    Bu bombaların sizce ne kadarı bu 700 dönümlük fabrikaya isabet etti? TED كانت النسبة المئوية لإصابة الهدف حينها التي استطاعت فيها القنابل حقاً السقوط داخل محيط المصنع الذي يبلغ 700 فدان
    İlk kurşun Başkan'ın başına isabet ediyor ama bazıları tam ters tarafa bakıyor. Open Subtitles الرصاصة الأولي أصابت الرئيس من المقدمة ولكن بعض الأشخاص .. ينظرون في الإتجاه العكسي
    Biliyoruz ki biri başına isabet ederek Kennedy'yi öldüren kurşundu. Open Subtitles ونعلم أن واحدة منهما القاتلة أصابت الرأس وقتلت كينيدي
    1898'de ise bir dakika içinde hedef merkezine beş mermi isabet ettiriyorlardı. TED وبعد ذلك وجدوا، في عام 1898، أنهم تمكنوا من إصابة نقطة الهدف بحوالي خمس رصاصات خلال دقيقة واحدة.
    Diğerinin duvardaki bir kedi resmine isabet ettiğini biliyor muydun? Open Subtitles هل تعلم أن شخصاً آخر ضرب صورة القطة على الجدار؟
    3 kez 12'den isabet ettirirsem 10 dolar alırım. Open Subtitles أدفع لك 10 دولارات إن أصبت الهدف 3 مرات على التوالى.
    İkincisi de, altgeçidin orada dururken bir merminin isabet ettiği... Open Subtitles الثانى: الرجل الثالث الجريح جيمس تيج أصيب بطلق طائش
    İlk muayenede ölüm sebebi olarak, göğse isabet eden kurşun görünüyor. Open Subtitles الفحص الأولي يشير إلى أن سبب الموت هو طلقة نار بالصدر.
    Görüşünüz açık değil ve tüfekle yapılacak atış onu geçip başkasına isabet edebilir. Open Subtitles ليس لديك رؤية عليها و طلقة قناص قد تخطئها و تصيب شخص اخر
    İki tarafta da isabet oranını arttıracak deniz mühendisleri var. Open Subtitles لديك مهندسيين بحريين على كلتا الجانبين إجراء تعديلات لتحقيق أقصى قدر من الدقة.
    Tebrikler çaylak. Üç atış, üç isabet. Open Subtitles أحسنت أيها الإختباري ثلاث طلقات, ثلاث إصابات
    Oldukça hızlıyım. Tam isabet. Open Subtitles وأنت لا تزال سريعاً مباشرةً في عين الثور.
    Pratikte Norden vizörü 20.00 feet'ten bir bombayı turşu fıçısına isabet ettirebilir, ancak sadece mükemmel koşullarda. TED اثناء استخدامه .. فموجه نوردن للقنابل يستطيع اصابة برميل مخلل من على ارتفاع 20 الف قدم ولكن هذا في الظروف المثالية
    Cates, çalışanlardan birini paralamış. Pompalardan birine, tam isabet. Open Subtitles قتل كيتس احد السكان المحليين ادى الرصاصات اصابت واحدة من مضخات الوقود.
    Tam isabet Bay Ted. Open Subtitles طلقة موفقة ياسيد تيد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more