Sanki insanlar bilmeleri gereken şeyleri duymak istemiyorlarmış gibi. | Open Subtitles | كل شيئ يجب ان يعرفه الناس هم لا يريدون سماعه |
Bizi bu kadınlar gününde rahatsız etmek istemiyorlarmış. | Open Subtitles | يقولون، هم لا يريدون لإزعاجنا في يوم السيدات |
Bizi bu kadınlar gününde rahatsız etmek istemiyorlarmış. | Open Subtitles | يقولون، أنهم لا يريدون إزعاجنا في حفل السيدات |
Sanki artık var olmak... istemiyorlarmış gibi. | Open Subtitles | ...كما لو أنهم لم يريدوا التواجد بعد الآن |
Tabi ki dönmesini de istemiyorlarmış. | Open Subtitles | بالطبع ، إنهم لم يريدوا عودته |
Söylentilere göre orada çok büyük bir şey üzerinde çalışıyorlar ve kimsenin bunu öğrenmesini istemiyorlarmış. | Open Subtitles | و تقول الشائعات أنهم يعملون على شيء مهم و لا يريدون أن يعرف أحد بماهيته |
İnsanlar sana saygı duymuyormuş. Sana bakmak bile istemiyorlarmış. | Open Subtitles | يقول أن الناس لا يحترموك لا يريدون أن ينظروا إليك حتى |
Dışarıdakiler kahve ve donatları reddettiler. Senin zehrini istemiyorlarmış. | Open Subtitles | رفضوا القهوة والكعك المدور خارجاً قالوا إنهم لا يريدون سمك |
Ona yaklaşmak istemiyorlarmış. | Open Subtitles | لا يريدون أن يكونوا بالقرب منه. |
Onlar bile bu pantolonları geri istemiyorlarmış. | Open Subtitles | حتى هم لا يريدون إسترجاع ذلك السروال |
Mahallelerinin lezbiyen seksi ve şehvetiyle anılmasını istemiyorlarmış. | Open Subtitles | لا يريدون أن تنقلب المنطقة إلى " مرقد السحاق والسفاهة " |
Artık çalışmak istemiyorlarmış. | Open Subtitles | هم لا يريدون أن يعملوا كثيراً. |
Kanun dışı eylemlere bulaşmak istemiyorlarmış. Bu saçmalık. | Open Subtitles | لا يريدون الأرتباط بنشاطات إجرامية - هذا هراء - |
O çekimi kesinlikle istemiyorlarmış. | Open Subtitles | إنهم بالتأكيد لا يريدون لقطة أخرى كتلك. |