Bu görüşe göre, Machiavelli zor bir gerçeği anlayan ilk kişiydi: Politik istikrarın daha iyi olması, tatsız taktiklere ulaşmak için ne gerekiyorsa buna değer. | TED | وفقًا لهذا الرأي، كان مكيافيلي أول من يفهم حقيقة صعبة: أكبر نفع من الاستقرار السياسي يستحق أي تكتيك بغيض يلزم لتحقيقه. |
Buralarda yaşayan milyonlarca mülteci var, dürüst olmak gerekirse, onlar karşılaştıkları bütün zorluklarla ve kollektif güvenliğimizin ilk savunma hattıyla bölgedeki istikrarın önemli destekçileri | TED | لديهم الملايين من اللاجئين هناك، ولنكن صادقين، هم دعائم الاستقرار بالمنطقة، مع كل الصعوبات التي واجهوها، وخط الدفاع الأول لأمننا الجماعي. |
Sadece sorunlu bölgeler için değil, aynı zamanda tüm dünya için, istikrarın adımları atılmaya başlandı. | Open Subtitles | "وهذا يمهد الطريق لمزيد من الاستقرار" ليس فقط داخل بهذه المنطقة بل في العالم أجمع" |
Wall Street'e ve dünyaya, şirkette istikrarın sürdüğünü gösterin. | Open Subtitles | لنري "وال ستريت" والعالم عودتنا إلى الاستقرار. |