Ve ozamanlar Gowanus kanalında yemek tabağı büyüklüğünde istiridyeler bulunduğunuda öğrendik. | TED | وعلمنا أيضا في هذا الوقت هل يمكن أن يأكل المحار في حجم طبق عشاء في القناة نفسها |
(Gülüşmeler) Son olarak istiridyeler incelir ve birbirlerinin üzerlerine toplanarak bu harika doğal resif yapıları oluşturular. | TED | ضحك وأخيرا، يمكن أن تخفف من المحار وتتكتل على بعضها البعض وتشكل هذه الهياكل المرجانية الطبيعية المدهشة. |
Diğer tarafında gördüğünüz gibi sekiz tane odacık var burda minik bebek istiridyeler kalıyor ve akımla besleniyorlar. | TED | يمكنك ان ترى الدوائر ثمانية على الجانب المحار المضيف الطفل ، و إطعامهم بالقوة. |
Artık hazırsanız sevgili istiridyeler, yemeğe başlayabiliriz. | Open Subtitles | الآن، إن كنت جاهز عزيزي المحار نستطيع الإطعام |
Biftek, kuzu pirzola yarım kabukta istiridyeler, ıstakoz ve şarap olarak da Château Margaux'yu seçtim. | Open Subtitles | لحم بقر مشويّ، رف من لحم الضأن، محار طازج، كرنكد وبشأن النبيذ، اخترت |
Yirmi iki yıl önce buraya ilk daldığımda bu dev istiridyeler burada yoktu. | Open Subtitles | عندما أنا أولا غصت هنا قبل 22 سنة هذه الرخويات العملاقة لم تكن هنا |
- Masal değil, gerçek. İstiridyeler amino asit bakımından zengindir seks hormonlarının yükselmesine neden olurlar. | Open Subtitles | إنها حقيقية، المحار غني ببعض الأحماض الآمنية النادرة التي ترفع مستويات الهرمونات الجنسية |
İstiridyeler bugün bile geleneksel yöntemlerle yetiştirilmeye devam ediyorlar. | Open Subtitles | واليوم ، لا تزال المحار المزروعة هنا في الطريقة التقليديه |
O malt viskisi, anahtarlar ve istiridyeler çalıntı değildi. | Open Subtitles | زجاجةويسكي الشعير الوحيده ،المفاتيح، المحار لم يكونوا مسروقين |
Aynı kız olamaz! İstiridyeler o kadar uzun yaşayamaz. | Open Subtitles | لايمكن أن تكون نفس الفتاة، حتى المحار لا يعيش لهذه المدة. |
- İstiridyeler erkek olarak doğar ve dişi olurlar. | Open Subtitles | المحار كان ذكراً في البداية ومن ثم تحول إلى أنثى |
Bu yer çok güzel.Tazeler. İstiridyeler. | Open Subtitles | هذا المكان جيّد أيضًا. تكون طازجة. هذا هو السر في المحار. |
Kendi bakış açımızdan bu yaşam döngüsünü yeniden yorumladık ve dev bir istiridye üretme çiftliği olan Gowanus'u ele aldık, istiridyeler Gowanus'ta büyüyebilir sonra yumurta dönemlerine gelirler ve Bayridge Resifinde yumurtlarlar. | TED | نحن أعدنا تفسير دورة الحياة هذه من منظورنا نحن وأخذ من القوناس كما أن دار حضانة المحار العملاق حيث يكبر المحار في القنوات ثم تتنظم بصورة اخرى وتتنظم علي هذه الجسور |
İçi oyuk buz bloklarında yüzen çiğ istiridyeler, kasaba dışından orkestra. | Open Subtitles | المحار الخام يطفو على كتل الثلج فرقة موسيقية من خارج البلدة "ثم يأخذ " ويلبور |
İstiridyeler, doğal bir afrodizyaktır. | Open Subtitles | كما تعلم, المحار مثير للشهوة الجنسية. |
İstiridyeler de tıpkı Jeju'nun manzarası kadar harika. | Open Subtitles | المحار فعلا رائع بروعة مناظر جزيرة جوجو |
İstiridyeler ve seksin ortak bir şeyi var. | Open Subtitles | المحار والجنس لديهما شيء مشترك |
Sahilin büyük kısmı jilet gibi keskin istiridyeler ile kaplı. | Open Subtitles | يغطي المحار الحاد جزء كبير من الشاطئ. |
İstiridyeler de meraklıydı, değil mi? | Open Subtitles | المحار ايضاً فضولي أليس كذلك؟ |
Sürtme, "Beni tekmele" işaretleri, sırt çantalarına saklanan pişmemiş istiridyeler. | Open Subtitles | عمليات حشر الرأس في الحمام "علامات " اركلني محار غير مطبوخ مخبأ في حقائب الظهر |
Bu istiridyeler, bu gece kazanacağımıza kıyasla yanında bozuk para kalır. | Open Subtitles | تلك الرخويات لا شيء مقارنة بما سنجنيه الليلة. |