Lütfen yavaşlayın diyor işgalcilere karşı savaşabilmek için hayatta kalmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | لأنهم يريدون البقاء على قيد الحياة لمحاربة الغزاة. |
Daha sert birini istiyorlarmış. | Open Subtitles | قالوا يريدون شخص أقوى لذا سوف أغادر للبيت |
Seninle konuşmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | أبي, هناك شرطة في الخارج و يريدون التحدث إليك |
Anchorenalar'ın sarayı parkın diğer tarafındaymış ve bazilikanın yanına bir yenisinin yapılmasını istiyorlarmış. | Open Subtitles | و كان قصر الناسكة على الجانب الآخر من الحديقة و أرادوا بناية جديدة بجوار الكنيسة |
Banka ile bağlantı kurun, bakalım ne istiyorlarmış. | Open Subtitles | أتصلي بالمصرف ، ولنرى مالذي يريدونه بالضبط |
Dostum '30 lar aradı Dillerini geri istiyorlarmış. | Open Subtitles | يا رجل, حقبة الثلاثينات عادت وهم يريدون استعادة مجدهم |
Röportaj yapmak istiyorlarmış... sana iki kez yazmışlar, üç defa da aramışlar. | Open Subtitles | تقول بأنهم يريدون مقابلة, وأنهم كتبوا مرتين وإتصلوا بك ثلاث مرات |
Öyle demek istemediler. 70'ler aradı. Bebeğini geri istiyorlarmış. | Open Subtitles | السبيعنات تناديك يريدون عودتك طفلك اليها |
Katı çöplerde taşıma ücretini artırmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | يريدون زيادة سعر الإكراميّة مجدداً على نقل النفاية الصلبة |
Basit mimari ögelerini tekrar istiyorlarmış. | Open Subtitles | انهم يريدون اعادة عناصرهم المعماريه الاساسية. |
- Ann Margret oynamayacak. Ama kare kare sahnenin aynısını istiyorlarmış. | Open Subtitles | حسناً لن تكون هي ، لكنه يريدون شيئاً مطابق لهذا المشهد ، كما يقولون |
Yani bu işi senin çiftçi çocuğun yapmasını istiyorlarmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | على ما يبدو، أنهم يريدون صبي المزرعة أن يفعل ذلك. |
Onları isteyen bir çocuk istiyorlarmış ve senin istemediğini söylemişler. | Open Subtitles | ، هم يريدون طفل يريدهم وهم أستطاعوا أن يلاحظوا بأنك لا تريديهم |
Polis, şoförümle görüşmüş. Beni, koruma maksadıyla gözaltına almak istiyorlarmış. | Open Subtitles | الشرطة كانت تتحدث مع سائقي وعلى ما يبدو يريدون أخذي إلى الحجز الوقائي |
Ekinleri bozulmadan önce hasat kaldırmak için eve dönmek istiyorlarmış. | Open Subtitles | يريدون العوده لديارهم ليحصدوا المحاصيل قبل تتلف |
Biliyorsunuz, bu sene daha sıcak ve sevimli olmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | أتعلمان، لقد أرادوا شخصاً أكثر حماساً ومحبوباً هذا العام. |
Hangi dükkânın Yahudilere ait olduğunu bilmek istiyorlarmış. | Open Subtitles | أرادوا أن يعرفوا أية متاجر كانت ملكاً لليهود، للسجلات. |
Banka ile bağlantı kurun, bakalım ne istiyorlarmış. | Open Subtitles | أتصلي بالمصرف ، ولنرى مالذي يريدونه بالضبط |
5 milyon dolar istiyorlarmış sağ salim dönmesi için. | Open Subtitles | إنهم يطلبون 5 ملايين دولار لعودتها سالمة |
Hâlâ bir kalbin var mı öğrenmek istiyorlarmış. | Open Subtitles | يريدان أن يعلما هل ما زال لديك قلب أم لا |
Bırakmak içinde fidye istiyorlarmış. | Open Subtitles | هم يطالبون بمالهم لذا استقل الرجل العجوز ,اول طائرة |
Sanatın kimsenin umurunda olmadığını söylüyor. Hepsi ünlü birer şef olup kendi televizyon programlarını yapmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | يقول أنّ لا أحد يهتم بالفنّ، وجميعهم يُريدون أن يكونوا طُهاة مشاهير، |
Maşatlı altı kişi beni kovalamaya başladı, benimle konuşmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | كان لدي ستة أشخاص يطاردونني بالمناجل إلى الأسفل، ويريدون التحدث معي. |
Rosie'nin odasına bakmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | قالوا أنّه عليهم أن "يبحثوا في غرفة "روزي |