Lobide tek başına oturuyormuş. Tekerlekli sandalyesini iterek yardım etmişler. | Open Subtitles | لأنّها كانت جالسة في الردهة وحدها، فساعدوها بدفع كرسيّها المتحرّك. |
Hayır.Arabanı iterek şehrin diğer tarafına gideriz diye bekliyordum. | Open Subtitles | لا بل أتوقع أن نقوم بدفع سيارتك حتي المدينة |
"Sentetik kapıya ulaşabilmek için kocasını iterek ilerledi." | Open Subtitles | "قامت الآلية بدفع الزوج للوصول إلى الباب" |
Beni iterek karımın ölümünün bir kaza olmadığını benim yüzümden kendini öldürdüğünü söyledi. | Open Subtitles | دفعتني بعيدًا وقالت لي أن وفاة زوجتي لم تكن حادث وإنما هي قتلت نفسها |
Uyandırdığımda beni iterek geçti ve banyoya gitti. | Open Subtitles | عندما اوقضتها دفعتني وذهب إلى الحمام |
Beni iterek önüme geçti. | Open Subtitles | وهي دفعتني بعيداً. |
Depoda biraz benzin var. Sorun değil Nathan, iterek çalıştırırız. | Open Subtitles | ــ ويوجد وقود ــ أجل ( نيث ) سوف ندفعها |
- Bence biraz daha iterek– | Open Subtitles | -أقول بأن ندفعها .. |
Sınıf arkadaşlarımın birçoğu tarafından dışlanmıştım; bir tanesi çok ileri çok ileri gidip tüm bulaşıkları temizlemem için önüme iterek; "buraya gerçekten ne yapmaya geldiğimi" sordu. | TED | كنت منبوذة من العديد من زملائي، حيث تمادى أحدهم كثيراً حين قام بدعوتي "لفعل ما جئت للقيام به هنا" حيث قام بدفع أكوام الأطباق المتسخة من الغذاء نحوي لتنظيفها. |
Bu milli paneli iterek... | Open Subtitles | بدفع هذا المحور الدوار ... |
Sam, beni buraya iterek sokan sendin. | Open Subtitles | سام) ، لقد دفعتني إلى الخزانة) |