Belki de değildir ama yapmak için doğduğun şeyi yapmak iyi bir şeydir. | Open Subtitles | أجل, لربما لا, لكن إذا كنت تفعلين ما وُلِدت لأجله, فهذا شيء جيد |
Olumlu bir yaklaşımla bitirmek için... ...son olarak, evrimsel açıdan konuşmak gerekirse... ...bence bu, belkide iyi bir şeydir. | TED | حسنا، لننتهي بملاحظة ايجابية جدا، أعنقد بأن الحديث من منظور تطوري، ربما أنه شيء جيد إلى حد ما في النهاية. |
- Diğer taraftan onun gitmesine izin vermemiz belki de iyi bir şeydir. | Open Subtitles | لنذهب على الجهة الأخرى، ربما كان شيء جيد إطلاقها |
İnsanlar için bir yer inşa etmek iyi bir şeydir. | TED | لكن وكما تعلمون، تشييد مبنى كمكان من أجل الناس هو أمر جيد. |
Onları strese maruz bıraktıkça kaslar mikroskopik yıkım yaşarlar, bu da bu konu dahilinde iyi bir şeydir. | TED | كلّما عرضتهم للاجهاد، سيعانون تلفا مجهريا، الذي، في هذه الحالة، هو أمر جيد. |
İyi bir şeydir. | Open Subtitles | إنّه خلاصة جيّدة . |
Durumun biraz gergin olduğunun farkındayım ama belki de Ashley ve ailesinin burada olması iyi bir şeydir. | Open Subtitles | اعلمُ انه وضح متوتر ولكن ربما هو شئ جيد ان تكون اشلى وعائلتها هنا |
Tıpkı o zamanlar olduğu gibi. Belki de bu iyi bir şeydir. | Open Subtitles | مثلما كنّا طفلَين تمامًا، وربّما هذا أمر حسن. |
O zaman bunu hâlâ hatırlıyor olması iyi bir şeydir. | Open Subtitles | حسنٌ إذن، ربما من الجيد أنها ما زالت تتذكرها |
Spor çok iyi bir şeydir, ama onunla hayatınızı kazanmanız zor. | Open Subtitles | الألعاب الرياضية كلّ هذا شيء جيد لكن من الصعب أن تكون طريقة لكسب المعيشة |
Ne anlama geldiğini bilmiyorum ama herhalde iyi bir şeydir. | Open Subtitles | لا أعرف ماذا يعني ذلك لكن لا بد من أنه شيء جيد |
Yani öfke eğer kontrol altına alabilirseniz iyi bir şeydir ancak eğer kontrol edemiyorsanız kesinlikle bir zarardır. | Open Subtitles | اذا الغضب شيء جيد اذا تمكنت من التحكم به ولكن هذا عيب واضح ان لم تتمكن من السيطره عليه |
Hayır. Keman iyi bir şeydir. | Open Subtitles | كلا، الكمان في حدّ ذاتها شيء جيد |
Peki, biz birkaç ay var iyi bir şeydir. | Open Subtitles | حسناً ، إنه شيء جيد أنه مازال لدينا بضعة أشهر . |
Örneğin bir çelik endüstrisi zararına çalışıyorsa diğer endüstrilere ucuz çelik sağlıyordur belki bu iyi bir şeydir. | Open Subtitles | لذا على سبيل المثال إذا كانت صناعة الصلب الوطنية تعمل بخسائر فإنها بذلك توفر الصلب الرخيص لصناعات أخرى لربما يكون ذلك شيء جيد. |
Belki de bu, senin için iyi bir şeydir. Daha yeni işlere adım atmanı sağlar. | Open Subtitles | مهلاً، ربما هذا أمر جيد لك سيمنحك فرصة لتغيير الأمور قليلاً |
Ama devam etmenin bir yolunu bulursun. Ve bu da iyi bir şeydir. | Open Subtitles | لكن بطريقةٍ ما تجد طريقة للإستمرار، وهذا أمر جيد |
"Eğer düşman bize savaş açmışsa bu iyi bir şeydir. | Open Subtitles | " عندما يفتري العدو علينا، هذا أمر جيد لأنه يثبت، |
İyi bir şeydir. | Open Subtitles | إنّه خلاصة جيّدة . |