Seni Benimle Güney Amerika'ya götürmek için iyi bir sebep düşünüyorum.. | Open Subtitles | احاول ان اجد سبب واحد جيد لاخذك معى الى امريكا الجنوبيه |
Bu da, bulduğun sembollerin şifresini çözmen için iyi bir sebep. | Open Subtitles | وهو سبب وجيه لك أيضاً لكي تترجم تلك الركوز التي وجدت |
Senden ayrılmamam için iyi bir sebep bulabilir diye. | Open Subtitles | كنت آمل أن يجد سبباً واحداً يجعلني لاأتركك. |
Kötü göründüğünü biliyorum ama yaptığımız şeyi, iyi bir sebep için yaptık. | Open Subtitles | أعرف أن هذا يبدو سيّئاً، لكن فعلنا هذا لسبب جيد. |
Söylediğini yapmamam için bana iyi bir sebep söyle. | Open Subtitles | أعطني سبب واحد وجيه لماذا لا ينبغي عليَّ القيام بما يقول. |
Seni hemen şimdi öldürmemem için bana iyi bir sebep ver. | Open Subtitles | أعطيني سبباً يمنعني من قتلك على الفور |
İyi bir sebep olmadığı sürece seni kazıklamayacağımı biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعلمى اننى لا اريد ازعاجك الا اذا كان يوجد سبب جيد |
Hemen Samuel'a gidip ne işler çevirdiğini anlatmamam için bana iyi bir sebep göster. | Open Subtitles | اعطني سبب واحد جيد حتى لا اذهب لصاموئيل واخبره بما تفعله؟ |
Neden sen binebiliyorsun da ben binemiyorum bana iyi bir sebep söyle. | Open Subtitles | أعطني سبب واحد جيد لأن تركبها أنت وأنا لا |
Ve hâlâ Mike'ın neden terfi alamayacağına dair iyi bir sebep bulamadım. | Open Subtitles | وانا لم اسمع بعد سبب واحد جيد لماذا (مايك) لا يجب ترقيته |
Bunun için iyi bir sebep de vardır, çünkü bildik şeyler seni yememiştir, değil mi? | TED | وهناك سبب وجيه لذلك، لأن الأشياء القديمة لا تلتهمك. |
Siyaseten etkin olmak ve yazmayı sürdürmek için iyi bir sebep. | Open Subtitles | سبب وجيه لتصبح ناشطًا سياسيًا. وتترك الكتابة بأكملها. |
Sadece, artık hapishanemiz olmamasına çok iyi bir sebep olduğunu söyleyeyim. | Open Subtitles | دعنا نقول أن هناك سبب وجيه لكون ليس لدينا سجن بعد الآن |
Neden yapamayacağıma dair iyi bir sebep ver bana. | Open Subtitles | أعطني سبباً واحداً وجيهاً لعدم وجوب فعلي ذلك |
Seni üzüm gibi koparmamam için bana iyi bir sebep söyle! | Open Subtitles | أعطني سبباً واحداً كي لا أقوم بتقشيرك مثل العنب |
Ama eğer sırf siz ikinizi korumak amacıyla Federal ajanlara yalan atacaksam, bana iyi bir sebep verseniz iyi edersiniz. | Open Subtitles | مازلتُ أكتشف الأمر ولكن إن كنتُ سأواصل الكذب على عملاء الحكومة لأجل حمايتكما، سأحتاج لسبب جيد |
Elliot ve Mulan şirketlerinin birleşmesi ne fayda sağlayacak, bana iyi bir sebep verin. | Open Subtitles | أعطني سبب واحد وجيه لماذا كنت تعتقد أن إليوت ستستفيد من الاندماج مع مولان. |
Seni hemen şimdi öldürmemem için bana iyi bir sebep ver. | Open Subtitles | أعطيني سبباً يمنعني من قتلك على الفور |
İyi bir sebep olmadığı sürece seni kazıklamayacağımı biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعلمى اننى لا اريد ازعاجك الا اذا كان يوجد سبب جيد |
Bana iyi bir sebep söyle. | Open Subtitles | أعطنى سببا واحدا |
Beni hayatından silmesi için ona iyi bir sebep verdim ama o böyle yapmadı. | Open Subtitles | لقد أعطيتها سبباً جيدا لكي تبعدني ولكنها لم تفعل ذلك |