Özverili biriyim ve seni iyi hissettirmek istiyorum demek isterdim ama ben hiçbir zaman özverili biri olmadım. | Open Subtitles | اود القول اني كنت معطائاً وكل ما اردته هو ان اجعلك تشعرين بتحسن ولكني لم يسبق وان كنت رجلاً معطائاً |
Seni daha iyi hissettirmek için eve çağırdım. | Open Subtitles | انا فقط قمت بدعوتك لأجعلك تشعرين بتحسن |
Ona daha iyi hissettirmek için burada değilim, ve seni de daha iyi hissettirmek için burada değilim Tom. | Open Subtitles | لستُ هُنا لأجعله يشعر بتحسن (ولستُ هُنا لجعلك تشعر أنت أيضاً بتحسن يا (توم |
Ona daha iyi hissettirmek için burada değilim, ve seni de daha iyi hissettirmek için burada değilim Tom. | Open Subtitles | لستُ هُنا لأجعله يشعر بتحسن (ولستُ هُنا لجعلك تشعر أنت أيضاً بتحسن يا (توم |
Dindirmek, iyi hissettirmek. | Open Subtitles | معناها أن يُهدّىء وأن يُشعر أحدهم بشعور أفضل |
Şey, ben pek çok kadının berbat meslekli erkeklere, onları iyi hissettirmek için yalan söylediğini duydum. | Open Subtitles | ذوي الأعمال الحقيرة لتجعلهم يشعرون بشعور أفضل حسناً |
Yardım etmek, kendimi daha iyi hissettirmek istiyor gibisin. | Open Subtitles | كأنك تريد مساعدتي وتريد أن تجعلني أشعر بشكل أفضل. |
İlişkiyi uygun bir biçimde bitirmek ve Emily'yi iyi hissettirmek için. | Open Subtitles | ... لأقول شيئا قد ينهى كل شىء فى مكانه الصحيح ... لأجعل (إيميلى) تشعر أفضل بحيال كل هذا |
Seni daha iyi hissettirmek? | Open Subtitles | أجعلكِ تشعرين بتحسن ؟ |
- Sizin işiniz beni iyi hissettirmek kötü değil. Bunu yapacağınızı söylemişti. | Open Subtitles | إنها وظيفتك أن تجعلني أشعر بشعور أفضل ولا أسوأ |
Dr. Edwards'ın işi seni daha iyi hissettirmek, kötü değil. | Open Subtitles | وظيفة د. (إدواردز) أن يجعلك تشعر بشعور أفضل ولا أسوأ |
Çünkü beni iyi hissettirmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لأنّك لست بحاجة لتجعلني أشعر بشكل أفضل. |